0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
163
Okunma
Seninle konuşuyorum, çünkü senin yüzünde gizli duran sessizlik
bir mektubun açılmamış zarfı gibi taşıyor sırrını.
Her tik, bir kalbin attığı kadar gerçek,
her tak, insanın içindeki boşluğa işlenen ince bir mühür.
Duvarın ortasında asılı değilsin sadece;
bir kuyunun dibine düşen damla gibi derinleşiyorsun,
benim içimde yankılanıyorsun.
Akrep ağır bir gece kuşu,
yelkovan ince bir rüzgârın kanadı —
senin ellerinde zaman telaşını bırakıyor.
Ne acele ediyorsun ne de geri dönüyorsun.
Senin çehrene bakınca anlıyorum:
gidişler zarif, gelişler sakindir,
hiçbir an ötekini itmeden,
hiçbir an ötekine boyun eğmeden
yan yana durur, kardeş gibi.
Saat, ey sabrın sessiz yazıcısı,
seninle öğreniyorum beklemeyi.
Sanki bütün dünya gözlerini kapamış,
yalnızca sen uyanık kalmışsın.
Bütün sözlerin, bütün telaşların arasında
senin tıkırtın,
derin bir mektubun en dürüst cümlesi gibi kalıyor.
Ve ben sana bakarken
zaman artık keskin bir bıçak değil,
duru bir ırmak oluyor:
su, taşın üzerinden geçerken acele etmez ya,
öyle sakin, öyle vazgeçmez bir akış.
ZAMAN TÜNELI
19.08.2025
5.0
100% (4)