1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
971
Okunma
topal bir karıncanın
soluğundaki telâşı
işittiğim o gün
anlamıştım
ana rahminden dünyaya sürgünüm
varacağım yer
o muhteşem ölüm
yolcuyum
yürüyorum yalın kalp
arafta yaşayan o meczup benim
soyundum sesini gecenin
genzimde çocukluğumdan kalma
annemin ellerindeki kına kokusu
karışmış gül kokusuna
dut ağacında serçelerin dansı
kederimi sürüklüyor ayaklarım
gittiğim her yere bir ceset taşıyorum
şafakları söküyorum gökten
konuşuyorum saksıdaki çiçeklerle
ciğerlerim dumanlı
hiçliği gösteriyor işaret parmaklarım
toprağa meyyâl gözlerim
vazgeçtim takvim yapraklarını koparmaktan
aşkın zehrinden içtim
iflah olmaz mısralarım
tenden geçtim
etimi kemiriyor soysuz zaman
uzamıyor tırnaklarım
talan edeceğim
asma bahçelerini babil’in
soluklanacağım bir deniz kenarında
şaraba katık edeceğim türkülerimi
dokunacağım kalbine çölün
dilim keşfe çıkacak
atlasını teninin
bir muska gibi sakladığın
yaralarına dokunacağım
-çırılçıplak bir gecede karanlığın canına okuyacağım-
gök konuşacak
kuşlar,balıklar konuşacak
belki de çakıl taşları
ve ben
bir lahit gibi susacağım
Necat USLU
5.0
100% (3)