3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
469
Okunma
Gördüm
Azar azar çaresiz
Ve çıplak bir cesaret cesedi
Yalnız bir şehrin belindeyim
İşaretlerini taşıyan sarp bir uykunun
Mamulüymüş ölülerini uyaranlar
Bakınca çatak güçlüce dallarına
Portakal kabuğunun sırtı, bir aşkın baskısıydı
Sevdaların ilk resimlerinde
Elimiz bağlı
Gecemiz tutsak ve uğultulu
Sabahın kanı kıpkızılsa
Gözlerin servetidir
Ayağı zincirli düşler…
Canımız yürümeyle çıkacağı güne kadar
Ve akıp giderken bir çocuğun büyümeleri
Yanında minik minik koşuşturmayla
Hadi uçurtmasını alan herkesi, okşasın güvercinin elleri
Savrulsun, saçlarının şarkılar söyleyen sesleri
Ey çağların gerisinde kalan kentliliğim
Çök soğuk soğuk sularına sen
Ve beklenebilir kal
Çenesine hâkim içimi yakaraktan
Yudumlayaraktan his şerbetli
Ketum bir panzehirini sarıyor susmalarım
Ama çağıl çağıl seslen o doyumsuz nehrinden
Gel ve otur tenime, güneşin ilk lekeleri
Yunmadık sebillerin koynunda uyusam
Uyanmadan
O kirli şehir, bir daha paklığıyla gebe kalsa
Yağsa ki yağmur
Rüyaların zarflarla bulutlardan atıldığıyla
Sense bana ilişsen kara kara gözlerinde
Ama ekşi bakışlarının ıslaklığı
Gözlerimin emeklemelerini silerken tozlu yollarında
Ayaklarım kucaklamayla barışık
Bir ağacın meyvelerine basaraktan kırmızı
Ve iri bir kayanın göğsü kadar sert vakit
Oysaki
Zaman, eridikçe kölelerini özgürleştirirmiş
Gördüm
Tepenin mavi savaşlarını
Gökyüzünün karnında gerilmiş, yıldız toplarıyla
Evvelinde haykırışlarımızı meydan tutar
Sonrasında
Yırtarak baş sayfasını ilanların
Buzlarında bir dağın
Ortası artık sevdaların...
5.0
100% (8)