5
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
190
Okunma
Sabahın erken uyandığını senden öğrendim
Kuşların göçüne urgan salmış rüzgârın talihi adın
Koyu gecenin sırtını sıyırmış maviliğin
Devrik cümlelerin yosun tuttuğunu biliyorum
Sende biliyorsun
Pusun yalpalı gezdiği mevzisin
Eğerinde aşkın son hali ruhun çalımlı halinden
Gözlerine sancılı karaçalınmış ayıklarken
Bahçesi dikenli süzüşlerin membaı olan
Kurak iklimlerden su süzülüp bulamayan
Ve eğilip de sevdaların düz dizgilerine meyli olmayan
Anası aşk olan bir ruhun özlü sözüsün sen
Kaç asır göç ettirdi seni dünsüz geleceğin kampçısı
Yerinden yurdundan bir aşk doğurup saldığın coğrafyalar
İnci mercan okutup Karunların memleketinden
Orta yerinden bir sevdanın
Omuzlarına yükledin mi?
Çekilip merhametin sığ koylarına
Ruhunun göçebe çocuklarına el edip
Uysal kimliğinin iyiliğinde sevda saçan
Yetimleri eksik bakışlarından yakaladın mı?
Yakaladın
Tuttun sevdanın vuslat saçan iri taneli gözlerini
Tosladı bir insanlık duvara çömelmiş körlüğüyle
Ama sen mavi sürgünlerin avuçlarını dizdin
Yörüngen çarmıha gerildi
İsa ca sustun
Eteklerinden savrulmasına izin verdin
Yüzyıllık kaçışlarını
Sen sır mıydın?
Rengini de öteki âlemin içli sesinden aldığını
Saklayamadın
Ört pas edemedin bu dünyadan çıkacağını
Herkesin kapıdan tokmaklı seslendiği kovukta
Sen hakikat saçan anahtarın ilmeğiydin
5.0
100% (8)