1
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
915
Okunma
Damıtılan gece
Sabrın güçlü sezgilerini topladı ışığına/
Işığından toz toz dökülen közleri nefesin
Soğuk duvarlarıma püf’leyince
Takvimler ısındı
Yaprak yaprak...
Kabarır gözyaşında nehirlerin gülüşü
Yıldızlar ve su tohumunu ekerken aşkın
Toprağı zonklatır güneş
Sessizliğin bahçelerinde ansızın
Dört mevsim gözlerim
Yanılmam kalbimin hedefindeki küçük atları
Maviye boyayan parmaklarına
Önceden çocuklarımız vardı
Ikindilerde elmaları kırmızıya çalan
Koskoca ağacımız ah
Yağmurlu günümüz dikenler içinde
Mayıs’ı giydiren
Ne söylersen söyle göğüne
Kaldırımlarına düşüyorum
Pencere önü çiçekleri
Koklayarak
Yanık tenli dağların iç sesinde yankı
Şahlanan sözlerle göğsümün kıyısına vurdu bizi
Beynimin içindekilerle her gün
Yol ucunda yaşıyorum
Her notası nefesinle başlayıp nefesinle biten
Dilimin kenarına atılan adım adın
Saza da gelir
Söze de...
Ince ince iniyorum boynundan
Kalaba bir kente
Binlerce öfke ve maskenin ayaklarını asıyorum darağacına
Cennete cehennem kusmasınlar diye
Düşlerini öldürüyorum ağızların
Hayır hayır düş değil
Yalnızlığa kurduğum sevda da
Sadece seni bekliyorum
Yer yüzü yatağında çığlık terler
Her yanım yanına kıvrılıyor
Çocuk diliyle masallar anlatıp
Soluğunu soluğuma kat sevgili
Özlediğim bir sen kaldın
Avuçlarımda yüz hatların
5.0
100% (15)