Özlediğim bir sen kaldınDamıtılan gece Sabrın güçlü sezgilerini topladı ışığına/ Işığından toz toz dökülen közleri nefesin Soğuk duvarlarıma püf’leyince Takvimler ısındı Yaprak yaprak... Kabarır gözyaşında nehirlerin gülüşü Yıldızlar ve su tohumunu ekerken aşkın Toprağı zonklatır güneş Sessizliğin bahçelerinde ansızın Dört mevsim gözlerim Yanılmam kalbimin hedefindeki küçük atları Maviye boyayan parmaklarına Önceden çocuklarımız vardı Ikindilerde elmaları kırmızıya çalan Koskoca ağacımız ah Yağmurlu günümüz dikenler içinde Mayıs’ı giydiren Ne söylersen söyle göğüne Kaldırımlarına düşüyorum Pencere önü çiçekleri Koklayarak Yanık tenli dağların iç sesinde yankı Şahlanan sözlerle göğsümün kıyısına vurdu bizi Beynimin içindekilerle her gün Yol ucunda yaşıyorum Her notası nefesinle başlayıp nefesinle biten Dilimin kenarına atılan adım adın Saza da gelir Söze de... Ince ince iniyorum boynundan Kalaba bir kente Binlerce öfke ve maskenin ayaklarını asıyorum darağacına Cennete cehennem kusmasınlar diye Düşlerini öldürüyorum ağızların Hayır hayır düş değil Yalnızlığa kurduğum sevda da Sadece seni bekliyorum Yer yüzü yatağında çığlık terler Her yanım yanına kıvrılıyor Çocuk diliyle masallar anlatıp Soluğunu soluğuma kat sevgili Özlediğim bir sen kaldın Avuçlarımda yüz hatların |
Hiç gitmeyen esrik telaşın gölgesinde
Uzun uzun bakmak ister gibi
En şefkatli kelimeleri özlerken bir yanım
bakışlarında asi kalan sürgit depremlermiş zamanın akışında. ..
Sevgiyle. ..