2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1506
Okunma

’Onca zaman bir yalan, üçkâğıtçı bir hatıra tutup kaldırdı elimden’
Şimdi bitti gibi…
Arındım haram hikâyelerden
Arındım gibi…
Kimliksiz, sisli sokak duraklarında, saygı duruşundan
Kurtuldum gibi…
Kalbimin gri serüvenlerinden, aklımın üşüten oyunlarından
Yangınlar sönerken düşlerimin yatılı okulunda
Buna tanık gözlerimin oynak mekanında
Batarken korkunun güneşi oldu
Köleliğe müptelayken sevecen ruhum
İradenin şöhretsiz, özgür kalışına
Şahit, ümidin doğan güneşi oldu
Bir kez kuşku başlarsa içini kurt gibi kemirmeye
Vahşi hayvanlar dahi, sesini kaybetmiş görkemli ölümüne karalar giyer
Oysa! Hesap vermeliydi bizi vuran avcılar
Deli gibi arayıp durmuştum, bu dünyadan bir çıkış kapısı
Bu soytarılar hep alışkanlıktan mı güler
Gamsız yalnızlıklarında nasıl gizlenir keder
Taç yolda, taht hemen geliyor gibi zenginler
Ha düştüm, ha düşeceğim
Morarmış küflü mürekkebin dibine
Et, tırnakla birlikteliği bıraktı, umursamadı çelik coğrafyalı krallar
soytarılar kanlı oyuna devam etti
İnanmak istemiyorum
Ben miydim özüne zehir içiren yılandan hain
Okuduğum hiç bir kitapta yok bu cevaplar
Gidenleri düşünmek mi güzelleştiriyordu onları
Nasıl da yırtıldı içimde kıymetli atlastan tablolar
kral kim
asıl soytarı kimdi
Sol yanımda, gam gamzelerimde mevsimlerin devriye gezişi
İpini koparıyor artık, yalın ayakla geciken başkaldırılar
Ve artık azrail’e kapım huzurla açık
Tamamen arındım aynaların sahte, hastalıklı, bencil suratlarından...
5.0
100% (10)