saçma sapan bir rüzgar esiyor gözlerimde
ve ahmakça bir tutkunun
kurbanıydık ikimizde…

pardon
“ikimizde “kelimesi çok eğrelti durdu
bu cümlenin içinde
silgim nerelerde
durgunken sular
anımsamadan ikimiz gerçeğini
taşırmadan satırlardan
ve akıtmadan dilimin nehirlerini
seni beni ayırmalıyım
senden öncesi
ve senden sonrası diye
oldu mu ayırabildim mi bizi
yoksa
kalın ve italik mi kullanmalıydım
cümlesine sövdüğüm şiiri…



bilirim
sana göre değil sevmeler
günaha çıkar her söz kuyusundan
ve sevişmeler
aptalca bir inilti senfonisi
esiri olamazsın müziğin…




kar yağıyor bu şehirde
eylül saçlı kızlar geziniyor bahçelerimde
sırtımdan süzülüyor yaşları
saplantılı düşler kurarken
bitkisel hayata terk ediyorum
ekoseli ruhumu
ve hiç tanımadığım bir kadınla
uykuya dalıyorum bu gece
tesadüf değil yanan ormanlar
ve kor
gidenin yanık izlerini bırakıyor tenime
gecenin saçaklarına düşerken
desen desen sevişler

…beyaz gömleğinde aklım

tanıdığım tüm kadınları
sende bıraktım…




aklımı yatırıyorum inzivaya
ve edepsizleşiyor
destursuzca girdiğin
zihnimdeki imla kuralları
dikkat yazılı levhalar asıyorum
her sokağın köşesine
“dikkat yanıcı madde “
ateşle yaklaşmayınız lütfen”
gece soyunurken duvardaki gölgelerden
parmaklarımın arasından geçiyor
deniz kokulu sabahlar
avuçlarımı sıkıyorum
sana varmayan tırnaklarım utanıyor şiddetinden…

ve kahvaltıda
adamın baldan gözleri
kirpiklerinde yaylım ateşleri
kırık bir masa
çaprazlama konumlanmış iki sandalye
kadının gözleri arkasında
nihayetinde korkularını iliklemiş adamın göğsüne
topuklarını vura vura yere
ve adamın karnı aç
üstelik
rüzgar çalıyor sözlerini
doğru bildiği bir yanlışın içinde
kıvranıyor elleri…

saçmalıyorum işte
kırıkları batıyor kasıklarıma
sevişmediğimiz sahnelerin
ve oynamadığımız rollerin
çıldırmış söylemlerini avuturken
sufle veriyor ezberimdeki kadınlar
“şeytana pabucunu ters giydirmişliğin var “
bahanelerin tozları öpüyor dudaklarımı
tanışmış mıydık biz seninle
yol kenarındaki o güneşli cafede
rüzgarın içinde rüya mıydı gördüğüm
tenine sürdüğün
kimliksizliğin miydi ceplerinden taşan
kaf dağındaki şaman mıydın yoksa sen
uçurumdan atlamadan evvel

oysa
kapatmalıydım bu şehrin tüm caddelerini
bildiğin tüm duaları okutmalıydım ya sana
insafa geldim bayım
insana geldim…

ve adam susuyor
zoraki sevişme notları tutuyor kadın ardından
başı dik
aklı musallada…