3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
2103
Okunma
iğne deliliğinden baktı hayata
pörsümüş kaval kemiği titrerken ömrün
berdel verdi gençliği daha ceninken doğmayan yarınları.
ki,
öncesine iz sürdüm titreyen ellerinden
şahlanıp dörtnala geçip zamanı
tozu dumana karıştı değirmenden elenenler
bir avuç saman düştü eteklerime
yüzüne düşen kır saçından döküldü yaşanmışlıkları
açmadı gönül aynasının pervazını hiç
sığ sularda gezinip
olta atardı gelmişine-geçmişine dünyanın
aslında sevimli hallerine gölge düşüren
iniltileri de olmasa
hani bir yanım cızlardı
fersiz ayaklarını sürürken eskiyen pabuçları
yine de el hürmet sürüp sıfatına
yılların birikimi aksa da teninden
ana’dır baş tacı /öpülesi ayaklarından ellerinden .
kökünden çürüdü meyveye durmuş kolları
içinde öykünen yıldızları söndürdü esma nine
gök buluta yaslandı dolunay sabahı
kimsesizliğin soğuk duvarlarında yıkayıp yüzünü
ecel bekleyen gözlerinde kurudu geleceğin özlemi
doğurduğu yedi kuşak zincirinde boğuldu
yaşamın inleyen hüznü
kimse duymadı..
Ümmü AŞCI
ÜMA
5.0
100% (11)