6
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1886
Okunma
“Kader ortaklığımız dışında
Hiçbir bağımız yoktu bizim.
Sevgili öğretmenim;
Bu satırları yazdığımdan bile haberin yok
Görsen de tanımazdın.
-ki
Kader bir an kesti yollarımızı
Kesti ki !
Sen dönülmez yola düştün,
Ben ise,
“o”
gözlerinde yanan ışığında söndüm.””””
…….
Aylardan kasımın yirmi dördü
gonk çalıyordu Azrail’in çelik kolları
Leblebi kavuruyor yürekler
hop oturup/hop kalkarken
pusu dökmüş ecel
karlı dağların eteklerinde
Küskün
ağaçların gölgesinde ayak izleri
dehşetin ölüm saçan gözlerinde
ortalık kıyametin çığlığı
çakallar diş kesiği
sofraya ikram edilmiş
kuzu kavurması gibi leziz
kadere yontu açarken vicdanın beşeri sesi
(elinde ak tebeşir ışık saçan
elinde şırınga sağlık katan)
kefenimizi sabunumuzla eş tuttuk biz
kader yoldaşlarıydık.
(Daha adını bilmediği(m)n değerli Öğretmenim. yuvanı açtığın gurbet kuşlarıydık biz. İki kanepe ortasında kırık sobadan tütüyordu evinin mutlu dumanı. Yeni kavuştuğun, doğmamış bebeğin ve dünyalar kadar güzel nazenin eşin. Sofrada kuru ekmek ,isli çaydanlıkta içtiğimiz çay ve yeşil zeytin).
Akşam sancısı düştü yıldızlardan
Kurşun değmiş şakağının ortasına
Yüreklerde göçmen kuşlar havalandı
İçinden kanlı ırmak geçti diyardan.
Ne zaman kar düşse saçlarıma
Gün karaya dönse yüreğimde
Kasım perdesini kapatırken yirmi dörde
Hep ekmeği bandığımız yeşil zeytin
Ve sonsuz tüneller gelir aklıma
Işığına hiç kavuşmadan yok olan aydınlar.
Ruhun ışıklarla yansın adını bilmediğim genç Öğretmenim. “Vatanın her köşesi hizmet bekler” sözün kulaklarımda. Sen hizmetini tamamladın. “Günün” kutlu olsun şehit öğretmenim.
İçimin kuytularında sızlayan vefa borcum.
Her yer kör duman “göz, gözü görür “mü ?
Bir ses duyulur uzaklardan,
o ses ki, yeri sarsan/ bulutları kanatan
o ses ...!
ve bir de;
Güneş gibi yanan gözleri kaldı, aklımda!
Yürek ortasında kan akan şehirde.
Ümmü AŞCI
ÜMA