6
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
2596
Okunma

Sabahın sessizliğinde yürürken
ayaklarım altında çığlık atan
kurumuş yaprakların SÖYLEmi
Sabahın sancısında;
Ayakları güne kırgın, elleri titrek
Kirpiğinde su yeşili bulutlar
Gözleri hazan sarısı,
Ağlamaklı dudağı
Hafif esen rüzgârın uğultusu
Hava da şahlanan gök gürültüsü
Ve yürüdükçe incinen yol haritası
Bom boş iki dünya arası
……….yaşam kaynağında yol bulan nehir
……….daha doğurmadan kesilmiş mehir
……….dağlar sıra sıra göç tutmuş zahir
………dalında kuruyan
…………………………………..gazal yaprağı
Ve
Önce saçlarından beyazladı
Kuşların kanatları kadar özgürlüğü,
….
Sonra
Elleri titredi sonra elleri
Elleri toprağın alın teri
Sökerdi yalnızlığın
Yaprak düşen dalından
Ki
Yaban kokan dilleri
Gurbetin diş izi
Suyu çekilir tutunan köklerinden
İki nefes arası dinlence /
…………………………..gazal yaprağı
Yürü-dük-çe
Cansız bedeni serilmiş yere
Sanki hiç yaşamamış,
Kuşlar yuva yapmamış dallarında
Çiğ damlamamış kuruyan özlerine
Belki de kırılmadan ölmek istercesine
Gelmişine geçmişine
…………….gözü açık giden düş perileri
…………….ne kefeni kaldı ne alın teri
…………….hoyrat nefislerde paye neferi
…………….baş uçunda servi ağacı bekler
İşte !
Hazan mevsimi her yerde
Ayaklar altında inlercesine
Savrulur rotasız, amaçsız/ tek başına
Can eğreti, vakit geldi, tamam...
Belki de, çoktan hiç’ti bu dünyada.
-düş-en gazal yaprağı-
Ümmü AŞCI
ÜMA
Not: "Gazal" kurumuş ot ve yaprakların genel adı.
5.0
100% (12)