7
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
2512
Okunma
Siz bayım
ölümlü kelimeleri
üzerimize giydirmeden az evvel
iki yağmur tanesiydik
huzuru bölüşen
kayıp aşka düşen...
aşkın düştü düşeli yüreğime
aklım âmâ
ellerim fukara
hırçın bir kız çocuğu saklanır
ağaçların altında
usumun kuytu köşelerinde tanıdık bir sima
her savaş
yüreğimin eşiğindeki
yağmura yoldaş…
kimdi galibi
ya da katili
biz değil miydik
bu aşkın sahibi
hem deli
hem mavi
denizi emziriyorum
ak düşmüş saçlarından
gözlerinin ufkundan geçip
omuzlarından tırmanıyorum
koyu bir yalnızlığa
daha ne kadar
yağmur yağar bu karanlığa…
ve unutmama izin vermiyor
bulutlu bir havada
aklıma kurduğun salıncaklar…
nasıl bir cesaretle
baş kaldırıyor ki yaşanmışlıklar
ayrılık kokusuna
tende çürümüş birkaç dudak izi
çiğneyip çiğneyip tükürüyor
uçurtmanın kuyruğuna tutunup
uçmayı öğrendik sanan
zavallı anılar bizi
gel de kurtar kenti
az ilerideki karanlığı dönünce
güneş yağacakmış güya
bu şehrin kaldırımlarına
yalan
vallahi billahi de yalan
tek duyulan
kan ve kül
umudun elçilerini vurmuşlar dün
dün dünde kaldı sevgilim
bugün yeni bir gün
bu da mı yalan
vallahi yalan !...
hadi çıkalım şimdi
yağmurun sesinden
kayıp aşkın içinden
tutalım anıların nefesini
kin ve nefretin sarmaladığı
kaçalım bu şehirden
birbirimizden…
(( elçin ))
5.0
100% (16)