2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2062
Okunma

Tortusu birikmişti hep yarım kalmaların
Yüklemini bulsa özneler hep gizli kalmıştı
Cümlelerinde,
Suya sabuna dokunmadan silinmişti aşkı
Elmacık yanaklarında bir ben/di artık
Müttefik yara izli dudak kıvrımı…
Papatyalardan taçlar yapardı babası
Yüksek yaylalarda kalırlardı yazları…
Hala sıcağı kavurur ya beyaz tenini
Ne zaman görse koşar adım babasının pamuktan hayalini…
Tanıdığı en muhteşem erkeğin sol tarafındaydı kurulan tahtı
Kraliçesiydi tek oda evlerinin, camları teneke kaplı…
Sabahlar bir baba busesiyle çiselenirdi gözlerinde,
Kızarmış ballı ekmek kokardı o tek vücut evlerinde…
Kehribar tesbihi düşmezdi babasının etli parmaklı ellerinden,
Ne çiçekler sunardı duman kokan gözlerinden…
Çok eksikti şimdi, olabildiğince tarumar
Casustur duvarlar gözyaşlarını geceye sunarlar,
Toprağına yağarsın bir metrekareye sığmış koskoca babanın
Sefasını süremediğin yazın cefası süreklidir zemherisi ayların…
Bir ceviz ağacı şahit
Nasıl boy attı minicik kız böyle
Hayatın bir sillesinde;
Acıların hormonlu gölgesinde…
Son nefesini tüketirken kimsesizler denizinde
Atılan bir can yeleği gibiydi O’nun aşkı…
Babasından sonraki tüm erkekler onun gibidir sandı,
Ne bilsin
Raks etmek olağandı artık
Ayaküstü insanların bozuk niyetlerinde…
Şimdi aşk onun için
Babasının aldığı üç kuruşun bir kuruşuna denk gelen
Üç top dondurmanın elleri arasından kayıp düşmesiydi
Dudağı bükük, elbisesi boş yere lekeli,
İki yandan toplu saçları,
Ağlamaktan elaya dönmüş kahve bakışları…
Dantelli çoraplarını da kimse görmezdi artık
Okşamak istemezdi mis kokan saçlarını…
Gerçi hepsini geçmişti de;
Ah aşk,
Hâlbuki damağında kalmıştı
Vanilyalı çilek tadı…
5.0
100% (6)