9
Yorum
17
Beğeni
4,9
Puan
1942
Okunma
gerdanımıza düştü galaksinin lav olmuş ateşi
o yüzden kırık üstüne bastığımız kuru toprak
sabahın sancılı dişlerinde tutunur cılız bir ot
köklerine asılı günebakan çiçeklerinde üşüdü mevsim
mühür vurdu kadının yüzüne her sokağında son bahar
başında külahı burnunda hokka takılı kocaman bir ay
son biletimi de kullandım, geçiş yasaklı bariyere takıldım yine
galle kuyusunda mıhlandı topuğundan kesik başlı aziz-(e)
hicaz-i takılıyor akşamcı yarasalar gözleri mahmur-i
sen yoklaması çekiyor kuşluk vakti gün zemheriye bir adım gebe
üstümde kurşun ağırlığı devrik şiirler yuvarlanıyor şarampole
sollayıp göç ediyor dağılan parçalarımı misafir leylekler
notanın es durağında susuyor son/nefesim
hangi raylar taşıyacak bedenimi gözlerinin cennet ülkesine
-içinden güneş geçti bedenimizin yeniden doğuyoruz-
yedi arşa bölündü kelimeler her katmanında matriks hesabı
kareköküne ekliğimiz şiir çiçekleri boy verdi usul usul
kesme işaretsiz levhalar astık geçtiğimiz sapak yollara
aşk savaşçılarına pankart açtık kara gözlerini oydu kartallar
gölgesiz iklimlerde suladık yoğun maviyi soldurmadan
hırsından çatladı Nostradamus kehaneti
ve biz yeniden gecenin saçlarını taradık son yıldızlardan
asi-mavi Öklid bağıntısında kenetlendi ellerimiz
gözesinden fışkıran şırıl şırıl çağlayan iki ırmağın mutlu senfonisi
umut kuşlarımız kanat çırpar mor karanfilin taç yaprağında
yeşil çimenlere serip yüreğimizin demli aşk ziyafetine bağdaş kurup
ve kırıyoruz geçmişin aysberglerinden ayak izine değen tüm kuruntuları
dar kalıplara sığdıramadığımız sevginin yakasından söküp
saçlarından topuklarına değen biz ruhuna büründüğümüz
cennet ateşinde yanıyoruz son kefenimizi giyerken
Ümmü AŞCI
(ÜMA)
5.0
94% (16)
4.0
6% (1)