21
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2188
Okunma
çıngıraklar takmış saçları masumiyetin
boynuzumdan uzun savrulur nisyan
meleyen kuzuların emişme saati
çırpınır serçe yüreği hoş/çakal vedaların
titreyen mum ışığında yanar ateş böcekleri
düğümler attığın yalnızlığın koynunda
eğleşirken emeğin kara sabanı
ayrılık tohumu yetiştirir düşlerin toprağı
boynumda diş izi nadasa bıraktığın
besle/me sevdam “yanaşma” açlığında
karanlık suda aklanır aklın paslı izi
genetiği bozuk hüzün şarkısı söyler sazım
ve
merceğinde topladım kiri pası
bil ki!
o günden sonra
ay-(na)-sızım/
iki kaşın arasında çala kaşık yaşadığımız hayat
kış sürgünü verdi filizleri köklerinden
boyandı yedi rengine yüreğimde nasırlanan örs
çarpınca gerçekler çatlamış duvarına
ekmeğimize bandığımız sevdalar olmuş bayat
ki;
“ama yine de Dünya dönüyor” diyen “Galile”
ihtimal ceninleri düştü gökyüzüne astığım yıldızlar/
Ümmü AŞCI
(ÜMA)
5.0
100% (17)