6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
3023
Okunma

/Ölü rıhtımların cehresinde sabahlıyor güneş
Belki gül/ü verir mavi sularında yanan ateş/
Gezgin ayakları yoruluyordu düşlerin
Sabah-akşam sahilinde dolaşırken sevdanın
Yolcu geçmez ki sıcak kumsalında
Elinde asası, sırtında libası
Bilge sakalından düş/m ü ş ay yüzüne
Bir ileri- bir geri öperken kayalıkları
İhtimal ceninleri assan da ufkunda ki yıldızlara
Rotası yüreğindir unutma
Ki
Ne düşlerin
Ne de hislerin seni götürür
İnsanlık erdemine ulaşmış
Kocaman yüreğini dinle
Dinlen/ az soluklan
Derin bir nefes çek enginlerden
Sokul sessizce
Issız bir koyda
Demir alma limanı gelmeden
Sallanmadan son veda…
Ve
Yağmur kuşlarıdır titreyen sabahlarımda
Ayakları ıslak
Kanatları titrek
Üşümüş dudaklarını
Saklar pamuk tenine
Ki
Yağmurları sever
Aldırmadan üşümüşlüğüne
Bilir ki;
Yer ve gök
Sevdalıdır birbirine
Ne topraktan koparır ellerini
Ne yağmurdan korkar
Göç etse de uzak diyarlara
Hep yüreğinde saklıdır özlemleri
Yağmur kuşları
Ve ben/ diğerleri gibi
Kanatlarımda ısınır ö z l e m i n
Her yağmur yağanda
O bıraktığın
Islak rıhtımda beklerim.
Biliyorum, yine yağmur yağıyor
Ve
Sen yine yoksun
Islandıkça yokluğunda içimde yanan ateş
Dirhem-dirhem sönüyor
Ve galiba…
/ güneş, sevgiyle göç eder yeni bir güne sancısında bekleyen şafakta/
ÜMMÜ AŞCI
(üma)
5.0
100% (7)