4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
3071
Okunma
Göç diyordu erenler!
Geç git gayrı bu dergâhın kapısından
Cenk meydanına yol görünür sana.
İç bir kadeh aşkın ezelî şarabından,
Ve kuşan
Sonsuz bir iman ile kılıç, kalkan.
İşaret verdi bir rüya beldeye Yesevî
Erenler yürüdü menzile işte böyle bitevî.
Ahdine vefa; gönlünde kutlu müjde…
Aşıp dağları bir heybe, bir âsâ ile,
Dilinde en içli yakarışlar, titreten âminler…
“ Başımızı dik, alnımızı ak
Bayrağımızı payidar eyle Ya Hakk”
Dağları, ovaları, yeri ve göğü şahit tutarak
Göçüyordu buyruk üzre,
Yüreğinde burukluğu bir yurdu arda koymanın
Ve heyecanı, başka bir yurt tutmanın…
Dur diyordu erenler
Vur köslere, duyur;
Bu topraklardır bizi çağıran.
Kur otağını, seyreyle;
Tuğları uğurlar getiren kahraman,
At üstünde bir fetih düşünde.
Ezberinde İlahî kelam.
Rüzgâra hız, arza kadem mührü,
Çini çini bezenmiş mabedler,
Hattına tevhid çekili kubbeler…
Nallarına hasret şehirlerin niyâzında
Bir peygamber muştusunun tecellisi…
Akınların gür nidasında,
Şehadetin güle öykünen kızıl rengi.
Göç diyordu erenler
Üç kıta bir sancağın gölgesi…
Tarihin hafızasında,
Taptaze durur hikayesi.
Bugün hâlâ o rüyâ ile sermestiz
Bu kutlu zamanların şehrayinlerini
Ah bir de görseydi neslimiz…
Olcay GÖKÇE ( AMASYA/ EYLÜL 2011)
5.0
100% (8)