6
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
2569
Okunma

İlkyazdan kalma gülüşüne uyanıyorum her sabah
Evin bütün pencereleri sana açılıyor,
Tülleri kımıldatan bir serin rüzgâr gibi doluyorsun odalara.
Tirilce kokun yağmış geceden begonviller üstüne
Su nazından biçili ah ferahfeza!
Bir bekleyiş ki açık mavi, durgun, telaşsız.
Denizden mi esiyorsun böyle.
Bilsem, yalnız ben duyuyorum bu ince yel şarkıları
Isınmadan toprak yalnız bana değiyor soluğun.
Bilsem yalnız bana yağacaksın
Ah ferahfeza bulutlardan sağılı.
Dalkiraz bahar bahçe geçtiğin yollar
Ömür kalakalsa kırkın birinde kocamaz.
Omzundan dökülür gibi
Şu koyaklardan aşağı köpüksü ağ sular
Sarısahra yanan bağrımda buz valsi ferahfeza.
Tenha bir ülkeydim çoğu ırak,
Ne bir su kenarı ne söğüt gölgesi…
Yalınduman katmerli bir gök bezginiydim.
Kum saatlerinin geri kaldığı bu zaman içinde
Bir Yusuf kuyusu,
Bir Peygamber bulutu murat ettiydim.
Adınla uyandığım, sonra her sabah,
Tur dönen kırlangıçlar muştuladı mevsimin sana durduğunu.
Dokunduğun saksılardan anladım geldiğini köklenmiş, çiçeklenmiş.
Mesihi nefes buğusu ah ferahfeza…
İz sürdüm sana vardım, güvercin kurnalarından
Yüzünü bağışlamışsın sarnıçlara dupduru .
Ah ferahfeza götürsem yanımda ne olurdu
O berrak yüzünden bir sebillik su.
OLCAY GÖKÇE (AMASYA AĞUSTOS 2019)
Şiirimi bu payeye layık gören herkese çok teşekkür ederim.
5.0
100% (20)