6
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
3494
Okunma
Bir ömür geçsin böyle; sen söyleme, ben râzıyım
Nigâhında nihân ettiğin sırrın müştâkıyım…
Bağrımda açtığın alelâde bir şey değildi.
Şiir-i kadim içre mâlûm;
Yarasından estetik hazlar duyan âşık idim,
Devâ niyetine bir sentetik dokunuşun rüyasında sersem…
Dramatik bir hali
Travmatik bir histerik içinde yoğun acılara bulamak benim işim!
Şiirin boynuna urgan geçirip
Tavr u edâsından zehr sağdığım geceleri söyle şimdi,
İlmikte nefesi kısılan mısraların âhında
Gül kokusundan nasipsiz sabahlara nasıl çıktığımı,
Siluetsiz metaforların zihnimdeki ağrısını,
Endikasyonları yazmayan bir em umduğumu gözlerinden.
Ritüellere boğulmuş bir âşık mâşuk kaderini yaşarken
Gergefine keder işlediğim şiirleri söyle.
Selâsı gökleri tutmuş kutlu zamanlara kaydı düşen dualarda
Görseydin âmin niyâzında kalbimi.
Kavl sıcağında adını ısıtırken
Bir kıvılcım olsun düşseydi yüreğine.
Evvel,
Ve âhir, vebâli gönlüme olsun nigâhının!
Âhların senfonisinde kudüm vurduğum baş için
Âşıklar âyininde beni kurban seçin.
Çağlarca aramanı istedim beni
Bir mazmun ardında bekliyordum hep.
Vezin çöker, mısra incinir, kelâm değişir ne gam?
Zamandan âzâde bir aşktı sana adanan.
İsterse külliyat sevdaya dair nice sözle dolsun.
Benim rûz-ı mahşere sakladığım hülya;
Göz göze gelebilmek seninle bir defa olsun…
OLCAY GÖKÇE (AĞUSTOS 2011)
5.0
100% (11)