7
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2059
Okunma
Ezelî aşkın serencâmı…
Bir inkisarın çığlığı mı bu?
Hangi hayâl yılgını; gözden uzak
Gönülden ırak düştü yine kimbilir…
Bir işgal kasabası gibi sessiz,
Neşesiz, vîrân…
Sebil edilmiş sevgilerin âhıyla dolu
Şu kubbe-i devran.
Ezelde can baş üzre kabulümdün ey aşk!
Haşr gününe sakladığım ahdım,
Şu dünyada kara bahtım…
Yâr diye bir cellâdın elinde, ağır imtihandayım.
Sır kâtibi seccâdelerden, sorsun hâlimi cânânım
Niyâzına visâl düşmüş kutlu anları dinlesin bir bir.
Hicrana sabır çektiğim tesbihler konuşsun,
Ve vursun saatler gece yarılarını da
Uğrun uğrun akan yaşlarımdan
Görsün, nice ummanlar birikir.
Kudümleri vurmayın yanımda
Meyânına girmeyin şarkıların
Bir tambur telinde titreşirken hıçkırığım,
Hanendeler sussun,
Bir ben ağlayacağım.
Ne ezâdan özge bir ezber bilir vefasız
Ne gülden âlâ çiçek tanır bülbül.
Her bahar bahçede, kan gövdeyi götürür
Aşk boyası değil mi ki, bir kez batmaya gönül!
Yıkılmış bir mabed gibiyim,
Gönlümün neresinden tutsam, âbâd eyleyemem.
Bir bedevi kederi ile düştüğüm çöllerde,
Nigâhından süzdüğün bir katrenin düşündeyim.
Sevgili! Sermedî bir ülkeye talibim seninle,
Kevseri avuçlarından içmek olsun nasibim
Ne olur bir kere.
5.0
100% (9)