7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
970
Okunma
yalnızlığın dizlerinde yapayalnız kalabalıktı günahlar
deli ruhum
balkonlardan seyreder
çakal sesli korkuların varlığını
düşer tenime binlerce yüz
gecedir gözümün gördüğü cehennem
ölüme örülen işkence
oynaşır sarı saçlı çocukların kucağında
sessizliğimdeki birkaç çığlığa çaresiz kalır güneş
sesim saksılarda gömülü
aklımı saran yanınızdaki
uçurumlarda
düğümlü vakitlerin sırrına demlenen köklerde
maskeli yüzlerin aynası
çelme atar siyah bir sisle gölgelere
çırpınışlarım toprakta
yüreğimin en derinlerinde
eteklerimde gümüşten izler dökülür hiçbir zamana
geçmişin masallarına işlenen tarih bulanır
yağmur bulutlarıyla mısra mısra başımı ezer gün
sabahların ilk yaprakları böyle düşer yamaçlara
küçük deprem kederleri
kınıma yerleşen dalga
gökyüzünün mavisinde özledim
adıma yazılan geceleri
rüzgarın nefesini
çizgilerimde
gözlerimde büyüttüğüm uzaklıkta
çok zaman yoktu evlerin çatıları
şimdi görebiliyorum kapıları çaldığımda
yıpranmış selamları
artık cebimdeki inildeyen şiirlere
ölmeden tarih düşeceğim
suskun gülüşümde sızım
kuytularda ince sevda gibi esecek
mavi çiçeklere
pencereme yorgun bulutlar çarpar
eski fotoğraflara baktıkça
ne çok uykusuzluğum
dilimin yeşilinde
şimdi
düşlerimin sıcak kıvrımlarında
kımıldanırım
dağıtıp saçlarımı iklimlere
özlem özlem serpilirim yollara
yalnızlığın dizlerinde yapayalnız kalabalıktı günahlar
ayaküstü aldanmaların yarasıydı yaşamak sandığımız geceler
tenime binlerce düşen yüz duadır dolaşan sokaklarda
5.0
100% (8)