11
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
2891
Okunma

bir şiir düştü berikine
yüreği kavruk
saçları savruk
’al beni’ dedi
sakla göğsünde...
(I)...
bir şiir öykünsündü bu gece
dökülsündü nazlı nazlı
ve bir kadın mağrur gözleriyle
tutuşsundu kirpiklerinden hece hece
bir şiir diyorum be duvar!
hani hiçbir cümlesinde çatışma çıkmamış
kelimelerin kanı beynine sıçramamış
üzerine kirli senaryolar bulaşmamış
sallama ve fırlama biraz
uyak derdi falan olmayan
almış başını vurup gitmiş bir şiir
Araf’ta yummuş gözünü garibim
karşı yakaya bakan ve caka satan
biraz da devrik uzanır gibi ç/alımlı duran
üstü başı darmadağın yetimim
hani şöyle Türk Dil Kurumu’na karşı gelmekten hükümlü
virgülsüz
noktasız
ve çokca sorumsuz olmaktan muzdarip
restini çekmiş bir şiir öykünsündü sadece
bir kelebek konsundu "gelincik tarlası" yanağıma
alıp götürsündü hasret kaldığım Munzur’a
yakılsındı kınası avuçlarımıza dağların
ve söylensindi yanık türküsü Hozat’ın
transit geçmesindi sözcüklerin vagonu
helalliği istenmesindi kamburlu lafların
terlemesindi hiç sorguda suçluluk duygusu
masada anadan doğma üryan yatırılan vicdan
günahkâr kesilip merhamet dilemesindi Tanrı’dan
(II)...
desem ki senle ben
artı ve eksi kutupların
çekim alanına illegal giren
en asi ve çılgın delisiyiz
güler halimize işgal altında
popülaritesini yitirmiş gözlerimiz
sen bana dokunmaktan aheste revan
ben de çekici kuvvetine ters düşen
ve tepe takla aşağı sallanan inatçı keçi
İstanbul’a meydan okurcasına
Boğaz’ın bizim arka mahallemizi
gözüne yan kesen bakışlarıyla
gözaltı hücresinde mağdur olduğumuzu unutmuş
geyik muhabbetine dalmışız ne güzel
hani desem ki
bu saatten sonra dışarda yağmur yağar anca
s/isli bulutları tırnaklarıyla yırtarcasına
susuz gövdemizi çatlatırcasına
güneşin ırzına geçip toprağı budarcasına
ve dudaklarımızdaki iyotu seviştirerek
bir yağmur boşalır sel gibi
inanmazsın ki
say ki satırlardaki bu nem bu yaş
fırtınalı cümlelerin genetik hali
iki nokta yan yana gelmeye korkar
virgül noktadan
nokta ünlemden vakur
bir cümlede santurlu kıyamet
diğer cümlede tamburlu zelzele göbek atar
ne harfler oyuncu
ne de kelimeler kumarlık zar
say ki üç aşağı beş yukarı
tutturma ihtimali düşük olasılık
kim okur kim alkış tutar
bağrına basana kadar seller alıp götürür
ve boğar diri diri tüm satırları
ne kurtulabilirim duvar muhabbetinden
ne de sen sapasağlam çıkarsın bu şiirden
duydun diyelim uyandı gözlerin
tanıdık yüzler dedi ki hoş geldin
boşluklarda dönüp dolaştı sesin
bir duvardan öbürüne çarpıp
toz duman etti her yeri
bir şimşek çakıldı o an yüreğinde
belki bir çığlık sıcağı sıcağına can verdi elinde
sonra dedin ki haydi canom güle güle
unutma!
hasar büyük oldu yalnız
şehirler üzerimize yıkıldı
ruhumuz enkaz altında göçük kaldı
ne duyan oldu o kör kuytuda bizi
ne de yanımıza uzanan telli duvaklı
namuslu bir cümle vardı
yani demem o ki
üzülme!
tut ki
ne ben yaşıyordum varoşta dövüşürken
ne de sen k/ayıptın toprakla öpüşürken
Meral Gül...