0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
916
Okunma
Henüz yaşanılanlar
Size aitken
O görünen bulutlardan
Geçilmez asla
Bir ağaçtan diğer bir ağaca
Size yaşamak için nefes olan
Dudaklardan kuru bir dala akar gibi
Çatlayınca akıl odalarının
Haykırdığı sesler çölün ortasındaki
O köstebekler gibi
İçinize çektiğiniz dumanın bir
Ayna gibi parçalanmasına rastlamadan
Neden sabaha gözünüzü açtığınızı
Düşünerek
Ölmek istercesine toparlanacak
Bütün kırılanlar…
Bir şehrin sokakları
Arasında ağızlarda isimleşerek
Karın doğuran
Sarhoş gibi bir başka semtte
Yaşıyor…sevgili
Utanıyorum bu saatlerde
Yabancı gibi kapısına gidip
“Seni seviyorum” dilenebilmekten…
Nasıl haklı olunur
Yüzü bir resme yakışacak kadar
Masumsa…
Gözlerine inecek kadar
Aklımı içine düşüren sebepler mi
Bir şehri sokak sokak ayıran…
Ay ışıklarının gölgelerinde
Sabahlar gibi yüzündeki
Başka kimliğe mi bürünür
Sarhoş her kadın…
Yoksa her kadın haklı mıdır
Giderken…
Aklının aldığı kadar mı uzaklaşır
Yoksa
Uzaklaşmak bir mesafe biçimi
Değil midir…
Aşkın zaman aşımı kaç
Km’dir…
Nasıl aşınır yürekler
Ten değmiyorsa…
Yoksa kana karışmaz mı
Her yaşanan…ve yaşanmış olan…
Mutluluğun tarifi var mıdır
Bir yemek gibi karıştırılıp
Kaynatılınca ayrılığa iyi gelecek
Yada bir ilaç
Dudaklarda doymak
Bir kadının sıcaklığıyla mayışacak
Kadar sarılmak
Nedir insanı içinden dışına
Soyunur gibi çıkartıp
Atacak kıvama sokan…
Her yüze onun portresini asan
İllüzyon nedir
Neye kanarak yaşar insan
Aşka ölen insan ne denir
Hayatta…
Onu severken açlıktan nasıl
Ölmez bir insan…
Kelimeleri susmak
sessizliğin kaçıncı şeklidir
Duyulacak kıvama yoğurulmamış
Sözcükler kaç desibelde
Alt üst edilir
Duyum eşiklerinde…
İçinizdeki kuru kalabalığı sağır ederken
Neden dışınızda diliniz dönmez
Ona giden adresler sapa mıdır
Yoksa insan diliyle
Bir başka yöne dönülmez mi…
Konuşmayı unutmanın
Hesabı nedir
Bahşiş verilmesi gerekir mi
Dudaklara
Yoksa unutmak mıdır
Cezası…
Sus pus kalırken içinizdeki
Yaşananlar…
Ayrılık bir topluluk ismi midir
Bütün ayrılanlar
Bir arada mı dolaşır
Çıkmaz sokak aralarında..
Ay’rık değil midir
Kalpler
Yoksa hepsi aynı mı küfür
Eder el birliğiyle
Sevgililere…
Kendi içini kazıyan çürük değil midir
Yoksa insanda koparıldığı
Yerden mi başlar
İçini yemeye…
Gürültü seslerinin arasında
Güneş ışıklarıyla mı
Selamlaşır
Her çukur kazan…
Yoksa işçi değil midir
Ayrılırken odaları
Bölen…
Eğer yapıştırılamayacak
Kadar düşüyorsa yere
Nedir
Bir insanı sağına ve soluna
Küsecek kadar bölen…
Yoksa birbirine
Bölününce kalan hep
O’mudur…
Nasıl bir diğerine iltica eder
İnsan
Kendine gelmenin amacı nedir
İnsan kendinden başkasında
Kalamaz mı…
Yoksa
Bir ayrılık şekli midir
Kendine gel…
Yada istememe…
Başka yere nasıl ulaşır
Aşıklar
Astral Seyahatlerde sevgilinin
Elleri tutulur mu
Yoksa bu seyahat sadece uyuyanın mıdır..
Nasıl uçulur kendine…
İnsan hiç kendine misafir olur mu
Sevdiği misafir gelmedikçe…
İkiye bölünür müydü
Sevgi
Onun gözlerinde okunacak kadar
Kadın
Ve içinde yaşatacak kadar adam
Olunur muydu..
Aklın ince hesaplarında bir kardeş
Gibi dalgalanan iki bayrak
Nasıl bir bedene sığardı
Yüreğin boyunda bu mümkün müydü
Sevecek kadar
Bölünmüş müydü
İnsan..
Doğuştan…
yada
Doğmak zaten iki
İhtimalli miydi…
Baştan…
Okul sıralarında bir kadının
Satır aralarında okunur muydu
Harfleri ona yetecek kadar
Dizebilmek
Dizimde büyütebilmek
Yetmiyor muydu…
Büyüdükçe daha çok mu
Öğrenilmeliydi
Terk edilebilmenin harfçesi
Yeni bir lisanda
“Seni seviyorum”
Geçirir miydi…
Bir kat daha yüreğinde dudağına
Söyle aşka münhasır
Bir odaya…
Yoksa okunacak kitaplar bir sayfalar
Çok muydu…
Mezun olunduğunda ayrılıklar
Geçmiş
Sevgiler kalmıştı…
Bir kadının gözlerinden
Akmakta intihardır
Eğer sesi sizi geri getiremiyorsa
Nedir hıçkırıklar arasında
Bir başka kadının teniyle bütünleşen
Ayrıcalıklar…
Bir kadının dudaklarından
Aşkı alacak kadar
Adam olunmaz mı asla
Aslar hep kazanır mı hayatta
Geri sayıma başladığında
Hep mi elinde yüzüne bulaşır
Aldatmış bir adamın lekesi
Yoksa kirlenmekte güzel midir
Herkes adına
Aşk diyorsa…
Ölüm kötü müdür
Yaşamayı bilmediğimiz gibi…
Her insan mutlu ölecek emrini
Çiğneyen ağızlar toprak olmadı mı hala
Üzerine basılmadık cam
Bırakmayacak kadar yutulur mu aşklar
Çoğalır mı acılar yoksa insan
Katlanır mı her acının yaratacağı sancıya…
Neden birbirine benzeyen
Her renk şekerdir
İnsan alışmış mıdır
Yoksa doğuştan mı kanması
Alışkanlıktır…
Kumbara mıdır insan
Acıları biriktirilen
Yoksa ağzı kapanmaz mı
Hep mi zor zamanlara
Saklanır
İçinde biriken o sancılar…
Günü kurtarmaz mı
Harcanmayan o yalanlar
Günü geldiğinde
Mutlaka kırılır mı
Kumbaralar…
Fotoğraflara bakacaksan
Anlamsız değil midir
Gitmek…
Bazen gerçeklerin acısına
Katlanmak daha zordur
Mucizelere inanarak…
Neden ağaçları ağlayarak
Gideceksin ki
Madem
Öyle öldürür gibi gitmek var…
Ellerini saçlarımdan çekerek
İz bırak aklımda…
Seni düşünmek var
Gittiğinde o yaşlanmış mermeri
Çıkarken seni istemek var
Bir film gibi seyrederken
Hayatın geçirdiklerini
Ve aldıklarını…
Ayrılık sabahlarının
Güneşinde biraz suyu fazla kaçırır
Tanrı…
O yüzden güneş erkenden kurulanmak
İçin çıkagelir…
Yüzünde olmaması gereken bir
Sancının melodram esintisi
Ve oynamış perdelerin
Yanan külleri vardır
Gözlerinin altında…
Saçma kelimeleri sıraladığın
Tavan arasından damlayan kanın
Haritasında kaybolursun…
Ve hiç boş durmaz
Ayrılık hep kafadan içer
İçini çok boş bırakmamak gerek…
Kalpler istiyor diye
Aşklar ve aşıklar
Ölmez…
İnsanlar istiyor
Diye gidenler
Unutulmaz….
Akşamdan bırakılan her aşk
Sabahlar mı
Bir gecelik dudak misafirliğin den
Sonra gitmek ne tuhaf…
Gözleri olmayan her insan
Görür mü gideni
Yoksa gözler hesap tutmayı bilmez mi…
Yaşamak için başka insanlara
Bağışlarsan kalbini
Öldürürler böle
Bütün sevdiklerini…
Çok ayrıldım ben
Sol yanımdan
Ve çok fazla mezar taşıdılar
Solumdan…
Gömün ve çekin üstüme
Bütün perdeleri…
Ölüme koşarken takılan ayaklar
Yaralı mı sayılırdı
Üstüne çok düşünce
Önce solu sonra sağ’ır mı kalırdı
İnsan
Neydi ağzını çok açanın
Yemekten korktuğu
Büyük aşk
Çıkması zor muydu
Yutulan büyükse
Eğer…
Geçici dövme yaptırdım
Göğsüme
Belki senin gibi gelip geçer
Bir gün…
Döv’me ismimi dilinle
İzi kalır diye
Hala korkuyorum…
(Se)