0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1249
Okunma
Kal
Yanan bir yüreğin kül rengi mevsiminden
Tutuştuğunda mektuplar izi kalsın kalemin
Dudaklarında ateş rengi bir gül yaprağı
Yüzünde eski bir kaldırım taşı soğukluğu
Topaç gibi dönerken dünya bir çizgi misali
Kanımı çeken bir mıknatıs gibi
İfadesi eksik şaşkın bir halimden yakala
İliklerimden bırak ipi ve saçlarına bağla
Uzun bir gece gibi gözlerinde kül rengi
Bir resimden arta kalan gözlerin gibi
Kelimelerden bir darağacı gölgesinde
Bir elveda boşluğundan habersiz
Üzerimde geceden kalma soğuk bir ürperti
Ceplerimde özgürlük ve kalan bir iki sözcük
Ellerim titrek bir dal gibi
Dudaklarım susuz ve güller mutsuz
Savunmasız bir duvar gibi yığılırım
Bir ip çekilir boğazımdan sökülür giderim
Gece kuru yapraklar döker sevgisiz yollara
Kokun gemilerin suskun dumanlarına karışır
Gözlerim teperler den başlar sönmeye camlarda
Kırılgan bir kemik ayırır yüzümü ikiye ayrılan yol gibi
Bir dua kalır dilimde dolanmış bir düğüm sanki
Gözlerim yokuş aşağı inen bir çocuk merakı
Ayaklarım izlerinden soğuk bir kar gibi buz tutmuş
Şimdi martılar ayrılıkların peşinde koşar
Sen gözleri yağmur kadın isteyerek kal…
Kal
Avuçlarımı açtığımda çizgilere sakla kendini
Gözlerime seller vurduğunda bir kuyu gibi
İçinden parçalanan bir kayayım sana
Avuçlarım kırılmış bir vazo gibi keskin
Küçük bir çocuğun oyuncağından arta kalmış yüreğim
Gözlerimin yarısı hala dolu ve sana bakıyor
Ayaklarımda bir uçurum sakinliği sabahlar
Aklıma not düştüğüm bir isim küreksiz yüzüyor
Eğer gidersen kimse sevmez beni bu gece
Gölgemden uzakta çiğ bir toprak kemirmekteyim
Pas tutmuş damarlarıma akıyor zehir
Parmaklarım yanmış bir kibrit gibi kokar
Kazıdım dişlerimi sen varsın dilimin altında
Gidersen yalnızlığa alışır bedenim
Bulutlar çekiştirir rüzgarsız bir havada saçlarımı
Fırtınalar kopar o sessiz sahillere oturmuş banklarda
Kırılır dönmekten yorulmuş bir zamanın kolları
Yalnızlığım kök salar saçlarım gibi toprağa
Bir mayın tarlasına uzanır gibi ay ışığındayım
Bedenim duvarların yüzüne yansır
Sevgimi bir kelebek kanadında taşırım
Yüreğim bir silah gibi atar
Ellerimde bir demir soğuğu sarsılırım
Gidersen istifa ederim bu bedenden…
Kal
Yastığıma bırak gözlerinden akacak zamanı
Bir vur emri çıldırır şakaklarımda ansızın
Her sabah yeniden yıkılır gözlerinde darağaçları
Sokaklarda bir kuş misali öksüz dolaşırım
Yeraltına sığınır bedenim toprak sarılır
Çıkıp gider aklım hesapsızca ne varsa alarak
Sesim kısılır gitmelere ve kirlenir yüzüm
Bir tren gibi koşarım dağların ardındaki şehirlere
Meydanlara sıçrar çığlığım sustururcasına
Bir kurşun gibi geçerim bulutları
Hayallerine dalarım sahillerden ayrılıp
Anılar örgütlenir düşüncelerimde
Bir hastalık gibi kırılır parmak uçlarım sayfalarda
Yokluğun ödenmez kırık bir kalp acısıyla
Değişirim tanınmaz bir çocukluğa döner yüzüm
Gidersen sana benzer o sokaklara akın eden kadınlar
Kırılır hissizleşir dudaklarım
Sislerin içinden arta kalan gün ışığı gibi
Dalgaların önündeki sahiller yıkılır
Devrilir gök ve parçalanır aynalar
Bir ok saplanır yüreğimden geriye izin kalır
Masallar sahipsiz evler bomboş
Kalkmıyor evimin önünden vapurlar
Şehir düşer yıkılır evler bir tek yalnızlığım kalır
Gidersen eğer yasadışı çoğalır bakışların…
Kal
Çocukça gülen yüzünü ser ipe
Tek çalıştığım sınav sabahları yanında uyanmak
Bir an çöker boğazıma nefessiz
Kal
Çiçekler solmasın vazonda…
//Se