19
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2391
Okunma

Ucuz mu olmalıydı? karanlık gecenin baharı!
Kan gitmiyor beyin damarlarımın yolları tıkalı.
Aralıksız fırtınanın, asi küheylanı gibi, kükrer zamana
Kaybedilen kara yazıların tarihi müzesi oldu hayaller...
Yaralı baykuşlar tüner, çatlaklarımın dallarına!
Katliam zehri damlattığın, gözlerinden sızan.
Rehin aldım yaşamın kazı noktasından sevdayı!
Pervane takıp, sırca sarayın duvarlarına, sürdüm yüreğimi,
Dönüyor ruhum içine çektiğin ah’larda ezilir bedenim,
Ayinlerinde tütüyorum sümbül kokulu baharın.
İki ateş arası, adımların kadar, değeri yok yolların.
Mermi değmemiş tek yer yok, hücremin cidarında,
-Kara bir gelin- gibi girdi sözlerin ruhumun çeperine
Dehşet saatlerinde, cadıların bayram sabahı.
Oysa...
Canlı bir meşaleydi ruhum, tan kızılı akşamlarında
Masumiyetin "kaşmirli talihsizliğinde" kanarken yaralar...
Bülbül-ü Şeyda gibi şakırdı saki’nin dilleri.
“Nun” olan gözlerime çekilen “leb” sürmesi,
Akar tirajı düşük aşk izleri!...
Demir perçeminde üşürken devetabanı
Yasemin çiçeği titrer, ayaz gecenin seherinde!
Boynuma taktığım umudun, incisi koptu birer birer...
Korkular, gel-git yaşıyor; sevgisizlik girdabında
İpleri kopmuş, dümen gibi, dönen fırdöndü dünyanın.
Masamda, yanan şamdan titriyor, dudakların ateşinde!
Buz kütlesi diller akıyor şelale olmuş efkârın.
Dertleşme vakti boş şişelere akıttığım zemheriyi,
Yanmakla /donmak arası sıkıştığım cenderede;
Boş çercevede asılı kaldı zamansız kuruyan güllerim.
Çırpınma artık, kanarya!... uçtukça derinlere dalıyorsun!
Sardıkça yaraları, bin yerden kanıyorsun.
5.0
100% (17)