12
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2429
Okunma

- Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür. Sûre-i Âdiyât, 1, 2, 3, 4, 5 ve 6’ıncı ayetler
Hele güzel duy hele, benden bana yol keskin
Bıçak sırtı seyrimde, sağım solum yar dedim.
Küstü âlem mihrime, ses feveran, dil miskin
Yüğrük derde gem oldum, çek azıya yar dedim;
Yüzüm tekti sözüm tek, hayâ dedim ar dedim.
Efsûn sardı mahâlli, közler tütsü sağımda
Al karası baskınlar toprağımda, bağımda...
Bir hüzünkâr teselli, deli dolu çağımda
Darda kalan aklımı, tut varınla kar dedim;
Yüzüm tekti sözüm tek, hayâ dedim ar dedim.
Güller tanda tutuştu, gönül yaktı soraklar,
Her bulağa gam yağdı, sardı günü kuraklar.
Bir vakitten bir vakte, soluk deren duraklar
Nur yüzüne kelâmdır, yokluk elde var dedim;
Yüzüm tekti sözüm tek, hayâ dedim ar dedim.
Nazım hasım sürgüsü, yaş rüştüne erince
Evde bulgur telâşım, meşki kaldı pirince...
Duy ki güzel ay aşıp, kor ruhuma girince
Bir görümlük sohbete, nice vakit dar dedim;
Yüzüm tekti sözüm tek, hayâ dedim ar dedim.
Kurtbala’ya dolundur, şavkın ardı yolduğum
Kara dağlar doruğu, kırdan kıra solduğum...
Gün ötesi çığlıkta, başucumda bulduğum
Hazzım olsun şefkâtin bas bağrına sar dedim;
Yüzüm tekti sözüm tek, hayâ dedim ar dedim.
11 Şubat 2006 // T A R S U S
Hakan İlhan Kurt
5.0
100% (6)