1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2934
Okunma

Bir lâhza ışık yeter, ol gecenin göğsüne
Renge düşmüş aksiyle bir çift mâh-ı sûretten.
Râh-ı aşk silsilesi, eyyâm-ı bâhur güne
Gelen geçen zamandan, kalan âh-ı sûretten.
Elim, kolum, ayağım, gövdem civana durur;
Bağım, bahçem, başağım gönlüm divâna durur.
İlmim ilmin yüzüne, cehlim şivâna durur,
Ol cemâlim hakkına, cümle şâh-ı sûretten.
Âb-ı meşvet döşünden, dokuz tekbir alıma,
Yedi göbek öteden, tel-duvaklı çalıma;
Evvel göğün göğüne, üç zürriyet dalıma,
Nice ihsân, kemâlat, hayır dâhi sûretten.
Vârak-ı gülde neşir, ricata tomar benim,
Topyekûn cinn û cinnet, zebûna kumar benim,
Velev aşkın nârında, âşıka humar benim;
Gâhi ruhun sübûtu, bilmem gâhi sûretten.
Adım, adımım, çağım yerin yağız yüzüyle,
Sofram, rızkım, nimetim baharıyla güzüyle,
Kurtbala kurt huyunda ol Tanrı’nın sözüyle,
Bir ömr-û insan ile nefsim sâhi sûretten.
11 Kasım 2011 / Gaziantep
Hakan İlhan Kurt
5.0
100% (5)