Savaş nârâlarıyla donansam da serâser
Bir koç gibi beklerim yıkıl artık demeni
İster tüm hiddetini yalın yollarıma ser
İster topla ruhumu tahakkümle tesirle
Özgürlüğüme hasım şol âleminde beni
Ne olur bir kez olsun dudağınla mühürle


Allah desem içimden adın düşer aniden
Anasütüm misâli aranırım gülmeni
Perilerden cinlerden dâhi cümle fâniden
Gölgende durulurum gece gündüz zikirle
Huy tuttuğumdan beri emr-i âzâde beni
Bir kez olsun ne olur dudağınla mühürle


İzli mermi misâli ardınsıra sersefil
Ardınca kınalarım bir hışımla dönmeni
Avlak yurtlarım eser nârımda efil efil
Oturur ol göğsüme el erimi ecirle
Delişmen oynaşında hesâba gelmez beni
Ne olur bir kez olsun dudağınla mühürle


Gün alasından ateş göz karasından ocak
Tütsüler akşamüstü baskın verip inmeni
Bakışların yürürken yüreğime sımsıcak
Boşuna uğraş tutar demirciler demirle
Ordular sevk ettiğin her kuşluk vâkti beni
Bir kez olsun ne olur dudağınla mühürle


Bir karaburkut gibi saldırırım yekcenâh
Bakır ala pençeler kutsar çıkıp gelmeni
Ardı uçsuz bucaksız koyaklarda her sabah
Âyinlere dururum ay teber gök safirle
Uzun nâsihatlere perçimlediğin beni
Ne olur bir kez olsun dudağınla mühürle


25 Eylül 2010 / Gaziantep

Hakan İlhan Kurt