Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Hakan İlhan Kurt
Hakan İlhan Kurt

destân-ı gülizâr

Yorum

destân-ı gülizâr

( 4 kişi )

13

Yorum

4

Beğeni

5,0

Puan

5414

Okunma

destân-ı gülizâr

destân-ı gülizâr

“simsiyah sayfada bembeyaz bir yazıyla;

şiir, gülizâr ile başlar…

… ve

destan-ı gülizâr ile biter.


şairlik sizin olsun...”




gülizâr gözün aydın günün aydın şen ola
duman duman geldiler bir köşede üç muştu
sonra yağdılar tek tek ağdılar sağa sola
alnımı tuttular da geride tadı kaldı
ey gülizâr atalet ellerimde buruştu
kerem’i ve mecnun’u dahi ferhat’ı kaldı


en güzel şiirimi ben sana yazacaktım
dağıt endamını bak segah ‘sürgün ülkemde’
ne resimler silindi neleri kaldı yarım
ey gülizâr sevin ki ruhum kanadı kaldı
fetvalar yırttı gönül en keskininden hem de
ne temaşası kaldı ne de biadı kaldı


haydi çarmıha gerin uğraşıyla bekir’i
mem bir sana mı kaldı yanıp yanıp tutuşmak
ey benim çakır hücrem ey sevdalar bakiri
geride açık mezar kürt’ün zılgıdı kaldı
gülizâr serim bağım avurtlarımda zambak
saçım sakalım ağdı zin’e ırgatı kaldı


nakşibendi tövbem dur etmedim farzet yemin
beynime dalan nurdan kaldırın o ricâli
doksandokuz zikirden ağlaşıyor tüm zemin
artık hiçbir cevvalin ne izahatı kaldı
ne de bir tamlaması dökülürken mecâli
yine allah demişim hayy tesbihatı kaldı


kaçak nebi ay nebi dövüştürelim gel de
âsapları bir hayk’ta ezip dağa kaçalım
aşkın neşriyatından uzunca bir tünelde
külleri göğü ağan volkan afatı kaldı
gülizâr sığınağım gözlerimde kıvılcım
vurgun yedi nefesim kalem anıtı kaldı


daha ağlama sakın her hücrende bir irfan
sana rüzgarda sergin upuzun saçlar gerek
bilirim biliyorum seyrek kelâmım zindan
namık kemal yüzünden dik kıraatı kaldı
ben değilim sultana kafa tutan efelek
ey gülizâr nurunun zor istibdâdı kaldı


postallar palet palet ezerken kerbelâ’yı
sana yandım gülizâr sensin zeynel’e ferah
dünyâ zalim bir saray savmadan kör belâyı
dizim çözüldü birden dehre hayratı kaldı
ey barut nazlım benim intiharım ki günah
ne basrası kerkükü ne de bağdatı kaldı


kılıç şakırtısında dindi ebû müslim’in
ruhların göçü sıra ruhundaki murakıp
bu yer kimin enkazı şu zerr-i semâ kimin
göğsünde gençliğimin saf cevherâtı kaldı
ey benim aşk iksirim gitme beni bırakıp
ruh-ı mecruhumun tek hûş belâgatı kaldı


şems’e doğmuşum ey yâr girmediğim gün mü var
yanına huzuruna o mahfuz dergahına
ravza-î hayâlinden sıtrederken sükutlar
âh o masum iklimin kır hissiyatı kaldı
yığınağım gülizâr medet aşkın şahına
pervânesi olmuşum gör saltanatı kaldı


dandanakan amadem gazneli’nin sırtına
selçuklu’dur serverim ne devletler kurarım
ne devletler yıkarım benzim cenkte fırtına
cenk kurudu gülizâr hâle sebâtı kaldı
salladı meyvesini bûseler çakım çakım
aşk meydan uğraşında bana isnadı kaldı


durulma hazzın ile zamanı dört köşeden
ardım sıra dostlara paye paye taht eyle
sakınmak elbet hata gizlice kör neşeden
o zeytin gözlerinin artık naatı kaldı
ey gülizâr durulma sabaha kadar böyle
satır satır destanın berk itaati kaldı


yedi nevruz eskittim yedi geliş ve gidiş
yedi nevruz yüzümü tanır kaldığın şehir
ey kuytumda tebessüm ey nabzımda direniş
sabrın ne meş’âlesi ne barikatı kaldı
ey gülizâr gül destem tutuştu cümle nehir
rahmetin ne diclesi ne de fıratı kaldı


maturidi’m hele gel yolunda sakla beni
aklımı yitirmişim darmaduman matemdir
eşari’den uzak tut mihrinle akla beni
turaç oldum kanadım gözüm karadı kaldı
saf tutmuşum safımdır hesaba münker-nekir
senin senden başkaca yâr tembihatı kaldı


şahidim ol gülizâr göğe baskın maviler
kapkara kesilmişim toprağa sığamadım
can havli haykırışım örtündüğüm her seher
dağları ağlattım da çehreme yâdı kaldı
gülizâr şahidim ol örslediğim her adım
bir şahin gagasında telaşa yadı kaldı


dadaloğlu otur da seyran edelim ardan
kimin nefsi yamandır saçılsın birer birer
göğercin nazeninden zeytinyağında nardan
kimin kimde yetimlik edebiyâtı kaldı
ey gülizâr ağlama çat o kaşlarını ger
sevdamdan parsel parsel bâki anlatı kaldı


çağırın o bâbek’i gelsin nirânda ruhum
isyan edelim göğe o yalçın yurdumuzla
içelim zemzemini içelim yudum yudum
âh o keyf-û seherin şimdi irâdı kaldı
o kızılca kıyamet yıldırım ordumuzla
bulutları sağarken hırsın miladı kaldı


hani gelip yanıma beni izleyecektin
hani uyanmadan ben gidecektin sessizce
ey gülizâr bilmezsin bu âlem öyle çetin
cümle hayalîn artık ıssız feryadı kaldı
diril yeniden diril çağımın ki hissizce
çalakalem yontulmuş bedi sanatı kaldı


dile gel karac’oğlan dile gel de muhabbet
elif alfabem oldu darağacında tahtım
dile gel kâlemimden çağlayan bu emanet
kırıldı bölük pörçük dik hurufâtı kaldı
ey huzur-u mahşere demirlediğim ahtım
yetmedi yedi nevruz tek arasat’ı kaldı


‘binbirinci gece’den kalan bütün masallar
fars’ın cengâmesinde dolunaylarda ateş
ey benim ibadetim ey gerdanlığı bahar
anam bacım kıymetim ilâhi şâdı kaldı
bitti artık masallar şehriyâr doğdu güneş
ne cennetten sarayı ne şehrazat’ı kaldı


boğazlandı yazımlar cevher taşıdı köşkün
‘isim ateş arası’ yaralandı baykuşlar
âh hasretin membaı âh o özleme sürgün
kulağımda salahın beş nasihati kaldı
eğildi gövde gövde kıblegâhım bahtiyar
ne kâlû belâ andı ne müşkülatı kaldı


vardığımda şehrine vaktiyle apak giyit
yedi nevruz toz toprak sancısı dirhem dirhem
kurul köşene titre titre ey şehr-î seyit
kasavet tutsağında hay’a vuslatı kaldı
ey gülizâr sevdiğim nergis çağımda ilkem
yalavaç kokusundan al salâvatı kaldı


işkilleri killenen ben mi kaldım yalnızca
en hırçın hüzünleri devşiriyor zemheri
söyleyin hatayî’ye coğrafyam ki arsızca
buz heykeller dikiyor nurdan abadı kaldı
delişmendi vadiler sıradağlar serseri
o müthiş kasırganın dingin ifşadı kaldı


kaldır başını kaldır gözyaşına kıyamam
kurbanı olduğum ki o vakur duruşundur
değil bin kez ölmüşüm çürümüşüm bu ahkâm
okyanus söndüremez dehrin sıratı kaldı
ey gülizâr şahidim şu ezan dil-i hûndur
dik tut başını kaldır azmim ıradı kaldı


afşın hey kara bahtım mutâssım’a ne oldu
türk’ü türk’e vurduran ilm-i hâlef mi neden
bâbek’e nasıl kıydın nice lalezâr soldu
nicesinden bugüne azgın fesadı kaldı
ey gülizâr kirpiğin inci çiçeği temren
her bağır delişinden ay serâzadı kaldı


yunus neyi buldun ki neyi bulup yerledin
yeryüzü baştan başa meyhaneler sokağı
hangi eri kızladın hangi kızı erledin
yalnız taptuk gönlünde salgın dilşadı kaldı
çayır çimen dilinde kuru buğday başağı
bir de anadolu’da kızgın efradı kaldı


doymadı mı dört kapı duymadı mı hiçliği
bu kadar zor mu idi kırk makamın kırkında
felek savurdu inan fermanında güçlüğü
soldu amenna solsun solgun suratı kaldı
hâce ahmet yesevi dergâhı’nın çarkında
pişmenin ne hadisi ne tefsirâtı kaldı


ey emir temur davran tarih türk’le başlasın
vurdurduğun başlar az gayzım sarstı sivas’ı
haydi kalk ayağa da baskın yemişim baskın
kara dinli mahallin kında zekâtı kaldı
alnımdaki yazının ey ukbâ-i ferdası
zırhın ne sağlamlığı ne şatafatı kaldı


gelme istemem gayrı boylum boylum derine
batıp da çıkıyorum yağlı urgan hapsinden
kim çalsa penceremi sûretinin yerine
secdeler üşüşüyor dosttan saladı kaldı
o müthiş merhemiyle yaraların hepsinden
geriye şafakların bak hatıratı kaldı


atam ilteriş doğrul esâretim okunur
kurt yeleli tuğlarla hürriyeti tutalım
tutalım yakasından ahlata inerken nur
doğrul ilteriş artık çarkın hasadı kaldı
ey gülizâr onyedi civanımdandır yalım
koca koca dağlarda gür harabatı kaldı


sokak sokak savruldu derme çatma köselem
sabahın soğuğunda açılmadı perdeler
ey benim ahiretim çözülmeyen meselem
şehrin ne parkı barkı ne de sabadı kaldı
benim dediğim şehir birden yarıldı yer yer
en matrak matemiyle beyaz mabudu kaldı


haydi aç kuyuları devrilsin tüm kafalar
zerre aman dilersem utançtır gençliğimle
aksın şahdamarımdan oluk oluk kanım var
korksun kuyucu murat celâli bâdı kaldı
ne mutlu ey gülizâr hançer yemiş çiğimle
cinnettin püfür püfür yalgın imbatı kaldı


şeyh bedrettin duydun mu torlak’tan börklüce’den
obalar köyler yanmış benim adım verilmiş
göğermiş bu başım ki billâh buyruk yüceden
dinin ne tebligatı ne de cihadı kaldı
ey gülizâr gözlerle görülmez bu tükeniş
imanımın kurtlanmış gök cerahatı kaldı


kuşat beni gülizâr sevdânı kuşanmışım
yeni yetme erlerin velvelesinden miras
tüm kılcal damarlarım virânesiyle hışım
bir vakt-i selâmetin yılmış sedadı kaldı
delindi gözlerimde ceylan derisinden nas
şefkâtin merhametin yırtık kağıdı kaldı


setterhan ey setterhan silkin toprağımda hin
dudağımda bin yıllık kanlı bir istilâ var
ey yanağı memleket özgürlüğüme perçin
yılmışım bileğimin ne bir takati kaldı
ne bir direnmişliğim ne de uluğ iftihar
kor göğsümde imtina yârin tokadı kaldı


hızır paşa hayırdır nefsi emmâre niyet
pir’im sultan sazında tarihe mi döküldü
etmedim farzet seni sevgiliye şikayet
ey gülizâr ayn’ında şirkin necâtı kaldı
değersin ey değersin can sokakta söküldü
mezar mezar bozkırda yâr sadakati kaldı


albız alsın canını atsız atam bu ne hâl
sayfa sayfa taşardı yüklediğin itibar
şimdi cansız bir yığın diktiğin koca balbal
ne bir kurt başlı tuğu ne de pusatı kaldı
atam el çek üstümden ölsün artık bozkurtlar
ne akil ‘ruh adam’ı ne de kürşad’ı kaldı


sorun nesimi’ye de derlesin buram buram
aklın onmaz kahrına yürüdü buğz taunu
tutun meydanı tutun dağlansın gökçe yaram
bugüne dilden dile tunçtan imadı kaldı
vâveylâ ey gülizâr bent eyleme zebunu
dost hasmına varınca hallac’a kadı kaldı


topla gözyaşlarımı dudaklarınla avut
o eşsiz ihtişamın heyecanı biter mi
güne erişmez miydi kaf’a tutunmuş sübut
ey gülizâr anka’nın kırık kanadı kaldı
alnımın ortasında çağıldarken bir mermi
kıskanç öykülerimin yorgun kıratı kaldı


ey gülizâr aşkınla işledin petek petek
bağbanı bir tek sensin sinemdeki bahçemin
geç kalmış yığılmışım serildim yorgan döşek
korku sardı gülizâr hâl sekeratı kaldı
molozlara yaslandı çayır çimen lehçemin
ne bir nakkaşı kaldı ne bir hattatı kaldı


tarihim ki irabım hitabım mı düzelsin
sözün şarlatanını alnından çivilerim
bilmez misin kabımı taştığında bir esin
tohumlanır rengârenk şimdi iladı kaldı
anla beni gülizâr çatladı serim serim
afşarım demir kıran oğuz inadı kaldı


kopartın zincirini tebriz’in şehriyâr’da
sırılsıklam zulmeti alazlanır zındığın
vurun başını tezden ateşperest diyarda
yüzyıllardır haykıran imanın odu kaldı
seyreyle ey gülizâr haysiyetsiz sandığın
bu delirmiş peykanda senden miradı kaldı


ihtirâm eyledim ki görmedi gözüm mehli
hafız’ın divânı’ndan cemâlini aradım
beyitlerde kaybolan mecnûni kelam ehli
gömdü maziye derdi mevtin azadı kaldı
ey gülizâr duyma sen çığlıklar salkım salkım
koçak türkülerime ömrün ağıdı kaldı


haydi sarıl geceye gizlediğin o camla
sarıl bütün gizemler sadece sende dursun
başka başka âlemden gezlediğin selâmla
zan tutuştu gülizâr aşkın beratı kaldı
yalnız sana susadı bozulan bütün efsun
mülemma huzurumun pür itiladı kaldı


atam dedim sarıldım mahtumkulu bu nedir
hani kapılar vardı allı yeşilli aklı
bana mı gücü yetti sarındığım medcezir
ya tut göğsümden beni namın cellâdı kaldı
ya da tamamen devir yolum keskin sapaklı
iblisler çepeçevre bahtın sıfatı kaldı


okşamadım zülfünü ne gam dilimde düğüm
ben uzattım saçımı gayrı sürsün vâyeyi
ey gülizâr korkun mu darmadağınık ölüm
hazana bir oyuncak ins’in irşadı kaldı
açılsın kara toprak alsın bu hikâyeyi
müstafi bir ikrârın gök sefahatı kaldı


dindir çehreni dindir firakın da şerefi
bir izzeti var elbet çehrende güller açsın
cümle güller adaktır isme vuku selefi
fuzuli’ye andolsun bülbülün adı kaldı
kaç buğuyu tutar ki bu kitabelik yazın
mısra mısra şiirin eyvah imdadı kaldı


bilensin kuzey güney doğu batı perdesiz
devranın pusulası yalnız seni gösterir
tutulunca semahı yüreğin gibi temiz
ne seyri sabaha dek ne semahatı kaldı
şaşkınlığında kumlar sahiller boyu cebir
ey gülizâr ne camı ne de saati kaldı


her gelişim umuttu her gidişim bir ölüm
gülizâr sere serpe aktığımda o şehre
ne sen beni gördün yâr ne de ben seni gördüm
o şehirde aşkımın ulvî maksadı kaldı
şimdi o âh û vâhlar basarken çepeçevre
bahçede çay deminin acı hoyratı kaldı


ben ettim sen eyleme âb-ı nisanın sihri
zây oldu dem arakı çiçek çiçek portakal
buğulandı aniden nâr-ı beyzalar cehri
gözyaşına karıştı vakte firkâti kaldı
anemon düşüm benim dillerimde infial
sarkıt pencerelerde âb-ı balâdı kaldı


ey gülizâr kokunda değil karanfil iklim
misk û amber deseler ciğerlerim ki lisan
ben değilim elbette daim cemre müdavim
sana çocukluğumun son serenadı kaldı
vakit geç değil daha düş takvimi ey nisan
mahşere dek mühürlü aşkın üstadı kaldı


yirmiaralıkikibinsekiz-tarsus


(.)


Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Destân-ı gülizâr Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Destân-ı gülizâr şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
destân-ı gülizâr şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Hilmi YAZGI
Hilmi YAZGI, @hilmiyazgi
8.9.2022 22:38:22
5 puan verdi
Hece şiirleri yazan her kim varsa, bu şiiri üşenmeden sonuna kadar okumalarını tavsiye ederim.
Emek nedir? Buyurun

Bakınız burada bile sadece 12 yorum var.
Siz, yüz yorum elli yorum alan göstermelik şiirlerle sakın "uçtum, şairliği en üst mertebesine ulaştım" demeyesiniz diye örnek verdim sadece.

Bu sitede bir zamanlar Hakan İlkan Kurt kardeşim vardı ve tarafsız yorumlar yapar, şairler arasında ayrım-gayrım yapmazdı.
Yorumlarda her düşünceden şair dostları görürsünüz.

Şairler isimleri, dünya görüşleri ile değil şiirleri ile değerlendirilir.

Bunu da not edin bir yere.
Eyvallah!

Gün şiiri mi?
Hayır, ben kırmızı kurdele göremedim.
Neden? Çünkü böyle şiirler güne değil yıla yakışır da ondan.
nar çiçeğim
nar çiçeğim, @narcicegim
4.1.2011 11:38:51




saygım bile titredi bu şiirin karşısında.





AĞASAR
AĞASAR, @agasar
17.9.2009 22:29:44
5 puan verdi
Yine geldim ...

Sabır ile tel tel ayıklayarak okudum ...

Yine geleceğim ...

Hep geleceğim ...

Çünkü bir kalem'in gönül'e nakış nakış işlediği yerdeyim ...

AĞASAR
AĞASAR, @agasar
6.9.2009 20:59:32
5 puan verdi
Tarihin, en önemli edebi bir parçası olmaya aday ..

Mükemmel ötesi bir anlatım ve mizan ..

Bu enginliğe erişmeye göz veren,yeri göğü Yaratan Tanrı'ya şükürler olsun ..
Ozlem Pala
Ozlem Pala, @ozlempala
1.5.2009 10:53:10

Altı yaşındaki oğlum "neden ağlıyorsun anne ?" diye sordu az önce."Bak oğlum" dedim." Bu destanı yazan abinin ismini iyice aklında tut.Sana şiiri az da olsa sevdirebilirsem ki bu ismi çok okuyacaksın ilerde.Okumalısın ! "

Yüreğine bu aşkı düşürene şükürler olsun.
Teşekkürlerimle şair kardeşim.Saygımla.
M.
M.Ali Cengiz, @m-alicengiz
28.4.2009 03:47:18
Yıllarca okunacak bir destanla, Gülizâr baki kaldı.

Kutlarım, esenlikle...
Sinan YILMAZ54
Sinan YILMAZ54, @sinan-yilmaz54
26.4.2009 21:43:28
Şiirlerinizi okumak keyif verici
sadece keyif değil elbette.Aynı zamanda şiirle ilgili duygu ve düşüncelerde derinli ve zenginlik kuvvetleniyor mısralarınızda
Kutluyorum
Sağlıcakla kalmanız dileğiyle
Yavuz Dogan
Yavuz Dogan, @yavuzdogan
26.4.2009 21:22:37
Bu şairi, bu şiir ile tanımıştım..

Ne de iyi etmiştim tanımakla, ne de iyi etmişti kendini bana bu şiirle tanıştırmakla..

Ve ben, şiir okuyorum bu şiirden beri bu sayfada..

Sözümdür, bu kalem yazdıkça; okuyacak biri var buralarda..

Şiire yorumsa marifetim, sözün ötesidir; aşar beni..

Sevgim ve saygımsa Hızır'ın dokunduğu kalemedir her daim...


Selam ola şair...

Yavuz Dogan tarafından 4/26/2009 9:24:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
Cömert Yılmaz
Cömert Yılmaz, @comert-yilmaz
26.4.2009 20:26:46



defalarca okunulası bir şiir

emek, ter ve aşkın gözyaşları
sırılsıklam her harf...


şiir için harcanan emeğe ancak teşekkür edilir



selam ve saygıyla



Rom@ntik
Rom@ntik, @romntik6
26.4.2009 20:15:11

Şükürler olsun...

Yine ve muhteşem bir şiirle buradasınız...

Çok uzun zaman unutulmayacak kalitede bir şiir...

ŞİİR... Hakikat ki, hakikat

USTALIĞINIZA ve SANATINIZA

SAYGIM SEVGİM HER DAİM

Selma Özeşer
Selma Özeşer, @selmaozeser
26.4.2009 20:13:43
sözün şarlatanını alnından çivilerim
bilmez misin kabımı taştığında bir esin

(.)


Bitirdim mi diyorsun

hiç sanmam

okudum mısra mısra

sırf sen yazdığın için okudum

elli bent ....üçyüz mısra...döt bin iki yüz hece

yazılmış belli ki gündüz gece

aşk dökülmüş hece hece


sağ olasın destan için Tarsus'un suyundan destan yazıyor şairleri


dua ile vesselam
Sa
Salur, @salur
26.4.2009 19:39:14
Çok güzel.Ellerine,yüreğine sağlık.Destanlarını başka bir sitede de okumuştum.Her biri şiirden öte destan.

Mustafa Yaralı
Mustafa Yaralı, @mustafayarali
26.4.2009 19:38:19
ÜSTADIM

GÜLİZÂR LA BAŞLADIN, GÜLİZÂ LA BİTİRDİN,
DEVRİ-ÂLEM GEZDİRDİ, ŞİİRİN KANATLARI.
HARABE GÖNLÜMÜZE, GÜL KOKUSU GETİRDİN,
KÖKLERİ YÜREĞİMDE. GENZİMDE TADI KALDI.
GÖZÜMÜ KAMAŞTIRDI, SÂNİ NİN SANATLARI,
KALBİMDEKİ SULTANIN, DİLİMDE ADI KALDI.

UZUNCA BİR EMEK VE KUTLU BİR YÜREK,
O YÜREĞİ YÜREKTEN KUTLUYOR,
AŞKINIIZIN,ZEVKİNİZİN DEVAMINI DİLİYOR,
SEVGİ SAYGI VE EN KALBİ SELAMLAR YOLLUYORUM.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL