9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1480
Okunma
Başım gözüm üstüne
ey sözlerini gönlüme dolayan
seninle tanıdım baharın yeşilini
seninle adım attım ayak basılmadık yere
güneş ve ay şahittir
yıldızlar ellerinde altından birer yüzük
dudaklarım gönlüne akan gece kuşu
ey gözlerini ömrüme adayan
seninle başım göğe ermesini bildi
ser şahittir
başım gözüm üstüne
senden doğmuşum iyi ki
ey bedenime koca bir vatan olan
iyi ki senden kesilmiş göbek bağım
seni görmüşüm ilkin
ve merhametini sonra
sende okumuşum yaşamın ilk harfini
sende solumuşum cümlesini çiçeklerin
sende dokumuşum anaların eskimez kumaşını
sende bulmuşum tadımlık ruhunu meleklerin
ey ellerini saçımla tarayan
saçım elin üstüne
dün şahittir
başım gözüm üstüne
şimdi dağların karlı yamaçlarına bakıp
çilekeş ozanların kınalı türkülerine gönül verdim
ah birde o ninnilere cilve yapan yağmurun sesi
Kaçkar’dan düşer gibi
Nemrut’a laf eder gibi
Süphan’da keder gibi
ey havasını dağa taşa taşıyan
yağmurun sesindedir o sağanak sesin
nefesin rüzgârın nefesinde
sözlerin aklımın ensesinde
seninle var olma meselesinde
ayaklarını öpmek helâldir
başım gözüm üstüne
yollar sonu görünmez bir yılana dönüştü
uykularım dipsiz bir kuyuya dönüştü
özleme deme bana ne olur
ey hasretini gönlüme dayayan
bedenimin sahibesi
yürek ateşten bir kazana dönüştü
kaç kez açtım çalınan kapıları
yokluğun önümde hazana dönüştü
yer şahittir
öyle ki
bedensiz bir ruh ve ruhsuz bir beden
anasız bir çocuk
ve çocuksuz bir ana taşıyorum içimde
ey teninden olduğum
canından koptuğum
üzülme deme bana
üzülmek hak yokluğun ölüm oldu
sen benden göçünce
hadi topraktan çıkar da ellerini öpeyim
başım gözüm üstüne…
Nevzat KONŞER
Nisan 09