8
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1445
Okunma
‘Giden vapurlarını saydığımda zamanın
Bana aşiyan kokuları kalıyordu semânın…’
Sus! Zamandır suskun denizin adı
Gönül mavi ruhlu bir kuş kanadı
Ne eski yalnızlıktır yeni mavzer
Ne sırça köşklerdir göğsüme benzer!
Dün değilse bugün müdür yaşamak
Talan olmuş ömre kırık basamak
Yangın mı salgın mı dargın mı yürek
Fecre toprak atan o kinli kürek
Sardı gecenin sisi sus pus olarak
Yüzüme kara figân gibi dolarak
Seslerdi gece sarnıcından elenen
Üstüme yırtık döşek diye belenen
Şuur, kapısı manevi bir tabya
Yitilen bir aklın sonu bitap ya
Orada başlar şükür ile hayat
Ruha nimet hûzmesi maneviyat
Sûreti semâda görülen sevi
umut yeşili nüktelerin evi
emsali bulunmaz bir aşktı yüzün
yine de elzem oluyordu hüzün
gönüldür sohbeti hoş, yüzü şimâl
zevkine varmamaya yok ihtimâl
sen fesleğen kokan aşkın kadını
bir bayrak gibi dilime diktim adını!
Sus! Çığlığını dinle deniz coşuyor
Yıllar kısrak ayaklarında koşuyor
Dur, örtüsü altında geniş semânın
Tohumlarını biçmek vaktidir vedânın!
Nevzat KONŞER
5.0
100% (1)