1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
86
Okunma
Bir uçurumun kenarında tek başına kalmak gibi,
Birdenbire biter her şey,
Güneşin sıcaklığı,
Alkışların uğultusu,
Omuzlarındaki elin güveni.
Düşmek...
Sadece bir bedenin yer çekimine yenilmesi değil,
Ruhun, itibarın, cüzdanın dibe vuruşu.
Ve o an, o buz kesen sessizlikte,
Anlarsın ki, kalabalıklar bir yanılsamaymış.
Dün, etrafında pervane olanlar,
"Canım dostum" diye sırtını sıvazlayanlar,
Kadeh tokuşturup sırlarına ortak olanlar,
Bugün, gözlerini kaçırıyorlar hızla.
Sanki sen, bulaşıcı bir hastalığın taşıyıcısısın.
Sanki senin düşüşün, onların da dengesini bozacak bir lanet.
Menfaat denen o görünmez ipler,
Kesilivermiş bir anda.
Tutundukları dal kurumuş,
Gölgesinde serinledikleri ağaç devrilmiş.
Artık onlara sunacak bir şeyin yok.
Ne parlak bir mevki, ne dolgun bir masa, ne de itibarın ışıltısı.
Düşenin dostu olmaz...
Bu, eski bir atasözü değil sadece,
İnsan doğasının en çıplak,
En acımasız kanunu.
Telefon çalmaz.
Kapı çalmaz.
Mesaj kutun, dün atılan anlamsız emojilerin boşluğuyla yankılanır.
Oysa sen, onların her çağrısına koşmuştun.
Her dertlerine derman, her neşelerine ortak.
Şimdi, dermanı olmayan bir derde düşmüşken,
Herkes sağır, herkes kör, herkes kayıp.
Yerden kalkmaya çalışırken bile,
Gözlerin onlardan bir destek bekler.
Bir el uzansa, bir "nasıl oldun" fısıltısı.
Ama nafile.
Dostluk, konforlu zamanların lüks bir aksesuarıymış meğer.
Risk almayı gerektirmeyen,
Kirletmeyen,
Kaybettirmeyen bir süs.
Gerçek sınav, o düşüş anında başlıyormuş.
Ve bu sınavda, dost sandığın herkes, sınıfta kalmış.
Şimdi yalnızsın.
Yüreğindeki enkazı tek başına temizleyeceksin.
Oturup kendi yaranı saracaksın.
Ve bu acı tecrübe, sana iki şeyi öğretecek:
Hiç kimseye koşulsuz güvenme.
Kalkarsan, kendin kalkacaksın.
Ve tekrar ayağa kalktığında,
O eski kalabalıklar usulca geri gelmeye çalışacak.
Gözlerinde sahte bir pişmanlık,
Dillerinde geveleme bir mazeret.
Ama sen artık biliyorsun.
Onlar, sadece ışığın olduğu yere uçan kelebekler.
Ve sen, o ışığı sadece kendi içinden yakacaksın.
Çünkü en gerçek dostun, düşüp kalkarken yanında değil,
Düşmemeyi öğrenen kendi gücünmüş.
Düşenin dostu olmaz.
Ama kalkanın, kimseden bir beklentisi olmaz.
Ve bu, en büyük özgürlüktür.
5.0
100% (2)