18
Yorum
39
Beğeni
5,0
Puan
222
Okunma
Bizimki ne sevdaymış be…
Anlatsan eksik kalır, sustursan çoğalır;
dağlara yazsan sığmaz,
ömre bedel bir hikâye bu.
Bir gün eksilmedik birbirimizden,
bir gün “yorgunum” deyip vazgeçmedik.
Aynı sofraya oturduk,
aynı duaya “âmin” dedik.
Kader ne savurduysa üzerimize,
yan yana eğildik, yan yana doğrulduk.
Sen, benim ateşte pişmiş sabrım;
ben, senin kederde duran yoldaşın oldum.
Dünya dar geldiğinde
bir tek sen tuttun elimden;
içim üşüdüğünde
bir tek sen duydun gönlümün sızısını.
Bizimki ne sevdaymış be…
Tüketmek değil, tamamlamak;
yakıp geçmek değil, yaraları öperek sarmak…
Gözünün içine her baktığımda
yıllar değil, bir ömrün bütün emeği konuştu.
Gülüşünde yarınlara saklanmış huzuru buldum,
omzunda dayanacak bir dağ buldum.
Kim bilir kaç gece uykuya yenik düştük
birbirimizi izlerken…
Kim bilir kaç acıyı paylaştık
iki kişi değil, tek yürekken…
Hani derler ya,
“Evlilik bir ev değil, bir yuvadır.”
Biz yuva kurmadık sadece;
birbirimize yurt olduk, sığınak olduk.
Zorluklar mı?
Onlar bizi kırmadı, bilakis yoğurdu.
Her fırtınadan sonra daha çok sevdik,
her çatırdamadan sonra daha sıkı sarıldık.
Anladık ki;
sevda en çok da dayanmakta gizlidir.
Bizimki ne sevdaymış be…
Destan desek eksik kalır,
şiir desek kelime yetmez.
Sen varken dünya tamamlanır,
ben varsam hüzün bile uslanır.
Bir ömür sürsün bu yol;
bir adım önde sen,
bir adım geride ben,
ama hep aynı yöne bakan iki gönül…
Ve bir gün ömür biterse,
mezar taşımıza tek cümle yeter:
“Onlarınki sevda değil,
sevdaların özüydü.”
ALİ RIZA COŞKUN
5.0
100% (25)