15
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
213
Okunma
Nicelerini aldın,
kopardın bağrından…
Sen üç günlük dünya değil misin,
aynaya bakarken bile eksilten.
Ne çileler yaşattın,
insanı insanlığından edecek dertler yükledin.
Öyle fırtınalar kopardın ki üstümüzde,
ayakta duran gölgesi bile devrildi bazen.
Bir göz kırpması kadar kısa değil mi
elimizi uzatırken bile eriyen günler?
Biz sahip sanırdık o vakitleri…
meğer hepsi sende doğup
yine senin karanlığına gömülen
acı bir imtihanmış dünya.
Varlıkla yokluk arasında,
bir gün açıyoruz gözümüzü;
bir gün kapatıyoruz…
Gidilen o sonsuz diyarın kapısı
değil misin sen,
üç günlük dünya değil misin?
Nice varlar sende yok olmadı mı?
Nice insanlar, nice hayatlar
gelip sende son bulmadı mı?
Sana sırtını dayayanlar,
senden ümit bekleyenler
şimdi toprağın altında
suskun birer hatıra değil mi?
Üç günlük dünya değil misin sen,
gencecik ömürleri
hayata tutunamadan koparan;
daha gözünü açar açmaz
sinesine alan acımasızlığa bulanmış hâlinle.
Nice anaları gözyaşına boğan,
nice babaları içten içe yıkan,
nice milleti sınayan
o yalancı yüz…
Evet, sen değil misin?
Sana ümit bağlayan herkes
bir gün kapını çaldı.
Varlıkla yokluk arasında
yanıp sönen bir ışık gibi
gelip geçtiler üzerinden.
Bir baktın ki var…
Bir baktın ki yok…
Hepsi senin oyununda
birkaç nefeslik bir ömür.
Ulan dünya…
Sen değil misin
çaresizlikten kırdığın nice can,
açlıktan soldurduğun nice yüz,
savaş belasından kopardığın çocuklar?
Üç günlük dünya değil misin?
Kalan tek hakikat
şudur aslında:
Kim sana güvendiyse yanıldı,
kim seni sahiplendiyse kayboldu.
Biz ise hâlâ
bir avuç umudu avuçlayıp
yine de yaşamaya tutunuyoruz…
O yalancı yüzüne rağmen,
o üç günlük ömrüne rağmen.
ALİ RIZA COŞKUN
5.0
100% (19)