18
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
165
Okunma
Gülmek istiyorum..
gülemiyorum.
Sanki içimde paslanmış bir çocuk oturuyor,
gözleri vakur bir hüzün,
elleri ürkek,
kalbi yaralı.
Ne zaman yüzümde bir tebessüm belirse
bir gölge koşup yetişiyor ardından;
adı bazen özlem,
bazen yalnızlık,
bazen de içime çöreklenen o tarifsiz sızı.
Bugünlere bakıyorum…
koskoca dünya hızla yaşlanıyor,
biz ise içimizde bir şeyleri kaybederek günlerimizi sayıyoruz.
Kaybolup giden değerlerimizin ardından
bir ağıt yükseliyor sessizce:
komşuluğun sıcaklığı,
büyüklerin sözü,
sofraların bereketi,
çocukluğun temizliği…
Hepsi bir bir soluyor,
sanki birileri hayatımızdan sakince çalıp götürüyor.
Ve en acı olan…
bu çağın görünmez elleri.
Sosyal medyanın o susmayan gürültüsü,
insanların ruhuna çöken o sahte mutluluklar,
düşünmeden konuşan diller,
hissetmeden yaşayan kalabalıklar…
Herkes birbirinin aynısı,
herkes birbirinin kopyası gibi.
Gerçek yüzler maskelerin arkasında,
gerçek sözler ekranların altında kayboluyor.
Yeni nesile bakıyorum…
içim acıyor.
Çocukların hayalleri piksel,
düşleri bildirim sesi,
sevinçleri sanal bir kalp kadar.
O tertemiz masumiyetin yerinde artık
yorgun gözler,
telaşlı parmaklar,
unutulmuş oyunlar var.
Sanki geleceğimiz,
gelecek olmaktan utanıyor.
Gülmek istiyorum…
ama her gülüşümün altında bir ürperti var.
Çünkü bazen dünya ağır geliyor insana;
taş gibi,
dert gibi,
ömrün sabrını yoklayan uzun bir gece gibi.
Bazen de bir yabancı gibi bakıyor hayat,
bizi bizden çalan bir sessizlikle.
Karanlığa soruyorum geceleri:
“Ben ne zaman bu kadar yaşlandım?”
Cevap yok…
sadece içime doğru çöken o derin, o ağır,
o insanın omzunu çökerten sessizlik.
Türküler bile taşıyamıyor bu yükü bazen.
Bir fotoğraf çıkıyor karşıma sonra;
tozlanmış albümlerde ,
bir yaz akşamı çekilmişim belki,
hiç bitmeyecek sandığım o masum kahkahalar arasında…
İşte o an anlıyorum,
geri gelmeyecek bazı güzellikler;
biz sadece hatırlamakla yetineceğiz.
Ve yine dönüyor aklım bugüne…
ah bu çağ,
ah bu kopukluk!
İnsanlarımız bir arada ama yabancı,
evlerimiz dolu ama kalplerimiz boş,
gülüşlerimiz var ama samimiyetimiz yok.
Ekranlardan taşan sahte gülüşler
gerçek mutluluklarımızı yutar olmuş.
Yine de…
her şeye rağmen
bir umut kırıntısı taşıyorum içimde.
Kim bilir,
belki bir gün yeniden çiçek açar içimde o çocuk,
belki bir gün yeniden hatırlarız birbirimizi,
belki bir gün yeniden “iyi ki” deriz hayata.
Ama bugün,
bu akşam,
bu koca yorgun ömür…
gülmek istiyorum
gülemiyorum.
ALİ RIZA COŞKUN
5.0
100% (19)