0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
49
Okunma
Gece, tenime değil
ruhuma indi bu kez, Nihal—
sessiz bir kıvılcım gibi
dolaşan parmak uçlarında
içimde çözülmeyen sırlar bıraktı.
Senin adın, karanlıkta yankılanan
bir ezgi gibi;
her nefesin,
göğsümde bir mihrap,
her bakışın,
duvarları eriten bir rüzgâr.
Bedenin, geceyle bütünleşen bir melodi,
her kıvrımı,
dünyalık olanla
ebedi olanın arasındaki ince çizgi;
ellerin,
benim varlığımı sıfırlayıp
sonsuzlukla dolduran bir dua.
Yalnızlık, gökyüzünde damlayan yağmur gibi
üstüme çökerken
sen,
dalgaların altında bir sır gibi
tenime değen yıldız,
gizli bir cemal gibi parlıyorsun.
Ve Nihal…
Her dokunuşun,
her suskun nefesin
benden bir parçayı alıyor,
bana bir âlemi geri bırakıyordu;
aşk, erotizm ve mistik sessizlik
bir ritüel gibi,
bir içsel ibadet gibi.