0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
66
Okunma
Kaldığın yer, hâlâ suskun bir veda
Duvarlar bile senin adını anmaz.
Bir fotoğraf gibi dondu zaman,
Yüzün soldu, sesin kalmadı yağmurda.
Kırık bir nefesle uyandım bu sabah,
Yastığımda eksik bir kalp çarpıyor.
Gidişin, ses etmeden açılan yara
Kapanmaz; çünkü içinde sen uyuyorsun.
Gölgene bile tutunamadım artık,
Kelimelerim seninle küstü birbirine.
Bir “gitme” diyemedim, sustum yine
Sustum, çünkü sesim senin omzunda kaldı.
Penceremde hâlâ adımlarının yankısı,
Rüzgâr bile senden söz ederken titriyor.
Her sessizlik biraz sen kokar,
Her gece biraz daha seni hatırlatır.
Gözlerim, dönmeyen bir yolun nöbetinde
Bir ışık arar, bulamaz kendini.
Belki dönersin diye saklıyorum hâlâ
Adını kalbimin kırık harflerinde.
Beni vurduğun yerde çiçek açmadı,
Toprak bile sessizliğini göğe sakladı.
Senin gidişin bir mevsim değil,
Bir ömürlük sonbahardı aslında.
Bir kurşun gibi düştün içime
Ama sesin çıkmadı, kanamadım bile.
Sadece içimde bir yankı kaldı:
“Beni vurup yerde bırakma...” diye.
Kendimi değil, seni affedemedim
Çünkü ben senin sessiz suç ortağındım.
Her yara adını fısıldar bana
Ve her iyileşme denemesi senle başlar.
Aynalarda yüzün silik bir hüzün,
Ne kadar baksam, eksik bir yanım.
Sen gitmekle bitmedin içimde,
Ben bitmekle seni tamamladım.
Bir şiir yazsam, adını anmadan
Yine sen dökülürsün dizelerimden.
Kalemim bile seni unutmaz,
Mürekkebim senin kanınla dolar.
Artık anladım suskunluk da bir dil
Ve ben o dili senden öğrendim.
Bir “gitme”nin ardından gelen sessizlik,
Bin “kal”ın yankısından daha ağırmış.
Belki bir gün, bir rüzgâr getirir seni
Belki bir bakışta tekrar doğarız.
Ama o vakit ben, çoktan başka bir göğün
Unutulmuş duası olurum.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(13 Kasım 2025)
5.0
100% (1)