0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
23
Okunma
Sevdanın İbadeti
Sevgi, insana ne güzel yakışır;
Nihal’imin ruhuna öyle yakıştı ki, ey maşuk,
Yüzün sevgiyle bezendi, yüreğin ışıkla donandı.
Ben sana aşık oldum, sevginin esiri,
Senin sevdan, gönlümün mabedi oldu.
İbadet neymiş, sorar kalbim;
İbadet, Allah’a kul olmaktır,
O’na gönülden bağlanmak,
Muhabbetle yanmak, sevmektir — Nihal’im.
Allah’a muhabbetle iman gelir,
Sevgi dolu yürek huzurun kapısıdır.
Merhametle, saygıyla, alaka ile,
Barışla süslenmiş bir yürek ancak O’nu sever.
Evreni, dünyayı, varlığı sevmeyen,
Allah’ı sevebilir mi hiç?
Nihal’im, sen her yaprağı sevdin,
Her çiçeği, her rüzgârı kalbinde büyüttün.
Otu, çiçeği, ağacı, bitkiyi sevmeyen,
Allah’ı sevebilir mi hiç?
Senin sevgin, toprağın bereketi gibi,
Her cana dokunan bir nurdur, Nihal’im.
Bebeği, çocuğu, ergeni, genci, yaşlıyı sevmeyen,
Allah’ı sevebilir mi hiç?
Senin sevdan, kainatın aynasıdır,
Senin yüreğinde Allah’ın zikri,
Ve aşkın ibadetin ta kendisidir.
Sevgi en büyük ibadettir,
Yaradan buyurur:
“Yaradılanı sevmek en büyük ibadettir;
Sevmeyen giremez cennetime.”
Nihal’im, sen cennet kapısında bir anahtarsın.
Sevmeyen yürekte Allah barınır mı? Hayır…
Senin sevgin, şah damarında atan bir zikirdir,
Ve Allah, senin kalbindedir.
Yerde gökte arama Allah’ı,
O, Nihal’imin gönlünde,
O, senin sevdanın özünde,
O, aşkın kudretinde.
Gönüller Allah’ın ikametgahıdır;
Nihal’imin gönlünde yaşasın sevda, aşk, huzur.
Aşkla kal, Nihal’ciğim…
Canların en güzeli, kalplerin mabedi.