0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
167
Okunma

Bir dalga vardı, içimden değil,
Sanki göklerin derinliğinden kopup gelen.
Adını koyamadım önce,
“Acı” mıydı, “yük” müydü, “çağrı” mıydı bilinmez;
Ama ben ağrısında doğdum...
Bir şehir vardı, sokakları kalabalık,
Ama kimsenin birbirine değmediği.
Gözler vardı, bakıyor zannedip bakmayan,
Dil vardı, konuşuyor zannedip susan.
Ve biz — evet biz —
Kendi içimizde gürültüyle çürüyorduk...
Bir elimi şakağıma koydum,
Ateş vardı, yanık vardı, ses vardı:
"Sen bu yangını dışarıdan sanma,
Senin beynin değil, kalbin yanıyor."
İnsanlık dediler,
İnsan kaldık mı diye sormadılar.
Akıl dediler,
Kalbi akıldan ayrı bir yere koydular.
Sonra acı geldi, sonra kavga, sonra çözülme:
Ben kendimi kaybettim önce,
Sonra herkesi...
Biri çıkıp “Dünya böyle işte!” dedi.
Biri çıkıp “Böyle gelmiş böyle gider!” dedi.
Sahi, kimdi bu “birileri”?
Kimdi bizi uyuşturan bu loş öğreti?
Ben artık onların adı olmayan emirlerini taşımıyorum:
Ben, kendi kalbimin sancağını çekiyorum...
Kardeşim!
Sen de duydun mu damarlarındaki uğultuyu?
Savaş borusu gibi,
Dua gibi,
Öfke gibi,
Merhamet gibi,
Hepsi bir arada ve hiçbirine tam benzemeden
içimizde çarpan o çağrıyı?
Biz öyle kırıldık ki,
Kırıldıkça içimizden bir başka biz doğdu.
Biz öyle sustuk ki,
Sessizlik bile bizi taşıyamadı artık...
O yüzden — kalk!
Tereddüdün zincirlerini kır!
Yıllar boyu ense köküne çöreklenen
O görünmez ağırlığı
Şimdi omzundan aşağı silkele!
Çünkü vakit
Korun Yürüyüşü vakti...
Kor,
Ateşten kalan son kızıl,
Son sıcaklık,
Son hatırlayış.
Hani bir insan bitmediğinde,
Her şey bittikten sonra bile
İçinde kırmızı bir nokta kalır ya,
İşte biz o noktadan yürüyenleriz...
Biz, tükenmişliğin ortasında
Tükenmeyeni bulanlarız.
Yeryüzü bize dar geldiyse,
Gökyüzü de susarak kaçtıysa,
Biz yürüyeceğiz...
Adımlarımız bir öğreti,
Sözümüz bir kıyam,
Bakışımız bir diriliş,
Yaralarımız nişan olacak.
Ey insan!
Sen kendini ne zannettin?
Kuru kalabalıktan bir kum zerresi mi?
Hayır!
Sen, kalbinde âlemi taşıyan sır yolcusun...
Uyan!
Çünkü artık
Savaş meydanı dışarıda değil, içinde.
Ve kim kendini yenerse,
Zalimlerin düzeni içinden yıkılır.
İşte şimdi elim başımda değil,
Yüreğim elimde,
Göğsümde bir dağ uyanıyor.
Ve ben yürüyorum.
Sen de gel...
Bu dünya ateşle kurulmadı
Ve ateşle yıkılmayacak;
Ateşi yöneten
Kalbin ateşidir.
Korun sönmesin.
Yol kesilmesin.
Adım titremesin.
Biz gidiyoruz.
Kendine doğru...
Erol Kekeç/13.11.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)