3
Yorum
12
Beğeni
4,9
Puan
130
Okunma
Susun insanlar! Bu sesler size fazla gelir,
Bir gök yıkılır; altından günahlar dirilir.
Utanın! Göğsünüzde çürümüş bir imanla,
Sıcak ceset taşırsınız soğuk masalarda!
Ey zamana küsmüş şehir, nerede vicdanın?
Bir lokma menfaat için satıldı imanın!
Dünya bir pazar olmuş, insanlık ki tezgâhta;
Hakikatler kırbaç yerken, dalkavuklar tahtta!
Karanlığa alıştık, ışığa düşman olduk;
Yalanla süslü taçların altında boğulduk.
Artık puslu aynalar bile utanır bizden,
Derin mezarlar kazılır kendi nefsimizden!
Bir şey koptu içimizden, adını unuttuk;
Hakikat haykırır, ama yalanla kavrulduk.
Melekler de ağlar şimdi kirlenmiş göklerde,
Cehennem gül açar sırat denen köprülerde!
Uyanın insanlar! Bu yol uçuruma varır!
Göz göre göre çöker gök kubbemiz, daralır.
Bir ses yankılanır mazinin harabesinden;
Bir dua kalmış yalnız göğün iç çekişinden.
Ezanlar kısıldı, ninniler ağlar sessizce,
Öksüz çocuklar düşer yüreğe... ümitsizce.
Analar ağlar şimdi o çocuklar mezarsız;
Siz hâlâ yükseltirsiniz bir yalanı, arsız!
Ey vicdanın külüyle ısınan medeniyet,
Hangi putlardan medet umdunuz, hani niyet?
Bir telefon, bir klavye, bir sahte tebessüm...
Hepsi değiş tokuş, hepsi bir satılık ölüm!
Hak suskun, kalem kırık, kâğıt utanç içinde,
Tarih ağlar şimdi geçmişin ayak izinde.
Yazın adımı taşlara, ben susamam artık!
Kalemim cellât, sözlerim kağıtlar üstünde
Yıksın fırtına ne varsa bu bahtsız düzende;
Çürümüş o tahtlar, riyakâr seccadelerde!
Benim yaram konuşur, acı sözlerim keser,
Karanlık çağda Allah’ın adaleti eser!
5.0
88% (7)
4.0
12% (1)