0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
82
Okunma
Aynalar kırıldı, ben çoğaldım,
Her yüzüm bir başka sessizlikte asılı,
Zaman eğildi üstüme,
Bir görüntü aradı kendini kırık bir ışıktan.
Bir aynadan diğerine geçerken,
Sözlerim geride kaldı,
Dilim sustu, gözlerim konuştu,
Kendime çevrilmiş bir sır gibi.
Bir yolda yürüdüm taşları bendim,
Gölgesi bendim, yankısı bendim,
Her adım, kendime biraz daha yaklaştı,
Ama hiçbir adım bana varmadı.
Bir aynada ağladım,
Diğerinde gülümsedim,
Her yüzüm bir diğerini inkâr etti,
Ben hepsinde biraz eksildim.
Rüzgâr geçti içimden,
Bir an, ben bile unutuldum,
Kırık parçalarda bir parıltı kaldı sadece
O da belki benden geriye kalan son yankıydı.
Kendime baktım,
Bir ben değil, bin ben dizilmiş,
Her biri ötekine bakıyor,
Ama hiçbiri göremiyor diğerini.
Suskunluk, sesin en derin hâliydi,
Orada buldum kaybolduğumu,
Her şey sustuğunda,
Benliğimin fısıltısı başladı yeniden.
Zaman, aynalar arasında bir nehir gibi,
Beni taşıdı, çoğalttı, unuttu,
Her yansımada bir kimlik doğdu,
Her doğumda bir ben öldü.
Kırılmak bazen kurtuluştur,
Bütün olmak değil mesele,
Çünkü bütünlük bir yanılsamadır,
Parçalarla öğrenir insan kendini.
Bir aynadan diğerine geçiyorum hâlâ,
Her geçişte biraz daha saydam,
Biraz daha az ben, biraz daha çok hiçlik
Ve belki orada, tam o anda,
Yokluğumun içinde yeniden var oluyorum.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(19 Ekim 2025)