Büyütürüm yalnızlığımı kasıklarımda
duyarım sancıların sessizliğini
susturulmuşluğuma savrulurum,doğmamışlar adına
ölümüne sevdalanırım,yaşama susamışlığımla çölleşirim
asi vadisine kavuşamazsam eğer

sarmalarım tekbaşınalığımı usumda
çıkarım zaman yolculuğuna,tükenmezliğe ulaşmak için
içine tükürürüm dünyalığın
tüketirim arayışlarımı
arşınlarım bakışlarını
kara üzüm tanesi
kestane kınası
kehribar başaklı
kıpır kıpır

öldürürüm çaresizliğime yapışan şaşkın soruları
yanıtlarımın gizeminde kaybolur
sorguçlarımı dizerim kurşuna
sarkıçlara bel bağlarım
yelkovanlaşırım
ya-lelli

suçlu arar dururum yargılanacak
kayıtsız dürerim defterini
takatsız,takım taklavat
küfrederim ana avrat
kafire çıkar adım
ekşir kadehleşmeden tadım, sirkeleşirim
sarhoş sabahlara sığınırım
esrar bakışlara dolanır
dolambaçlı masalara meze olurum
pusulasız yelkenlilere direk,dalgalara köpük
mercanlara kara inci
atlı karıncaya taht-ı revan olurum
rüzgarlarla salınırım
şafak sökünce ayılır,kokunu ararım yastığıma sinmiş
silik tere karışırım,karmakarışık, kaskatı

sindirilmiş duygulara hapsolurum
kelepçesiz,zincirsiz,tekdüze teklerim
silbaştan,silkinirim,sicim saçak
dal taşak

yaşamın son halkasına takılırım
nefesin biçilmez değerine tutunur
atılırım yusuf’un kuyusuna
siyah inciler toplarım kızılca karanlıkta
aklarım kefenleri,toklarım açlığımı,açıklığımı,
açığa alınırım, salınırım yaldır yuldur
dellenirim bitanem
döllenirim toprağında o yerin
yamaçlarında kaybolurum, saman sarısı
yalpalarım şaşırırım dünyamı
şaşılaşmışlığıma,şalvar giydirir
salvo atışlarına,mermi olurum kurşuni

şalgam suyuna banarım ekmeğimi
ekinimi sererim taşa
tasımı tarağımı alır da kaçarım
tılsımı bozulmuş rüyalara
hamam taşına döner,yosunlaşmış gülüşlerimdeki renkler
sararır gündöndüler gün ışımamışsa eğer
sarpa sarar yolsuzluğum
salıncağa düşer,usum benim
çocuklaşırsallanırım,allanır pullanırım
vede dellenirim dellenir...

tuvale çizerim dudağımla, seni vazolarım
güllerim goncalarım
bolcalarım, bohçalarım alırda kaçarım, kaçırırım
çerçevelerim kare kare içimi dökerim
sökerim yüreğimi,sökülürüm,dikiş tutmam
diş geçmez tenime benim,nasır tutmaz
yüzüme gözüme bulaştırırım seni
anlam vermez sözüme benim
kimse duymaz, duyumsamaz
dokunamaz, özüme benim

uğraşma boşuna boyanmaz gökyüzü siyaha
doğunca güneş, serpilince tozları,yüzü dönüşür aynaya
oynaya oynaya dökülür
en gerçekçi rüyaların maskeleri bir bir
sırıtır palavra, paldır küldür dökülür
maval dolu mavna,sahile çekilince ay ışığı
sevda türküleri yansır karşı kıyıya
sevilmemiş
okşanmamış
dokunulmamış
okunulmamış
satır araları boş bırakılmış
yazılmamış
noktasız nakaratsız
karaboşluklar kadar engine,ve dingin
diz çökerim, çörekotu toplarım yanaklarından senin
tenin kokusu bir başka olur, bir tevatürdür
dudağın ısırılmamış dokusu
ürpertiye dönüşür anlamsızlığın korkusu
bin bilinmezliğe sığınır acabaların
belkilerin.nedenlerin,kırkverenlerin,isaların yortusu

vişne reçeli kiraz balı,çam sakızı,böğürtlen
böğrüme yapışır cılı bir özlem
söküp atamam,kıvrılır, sayıklarım
sere serpe,serden geçenlere inad
sevdalara sarmalanırım
sanrılanırım dökülür pare pare
öykülere öykünür, meddahlaşırım
Volkan Kemal