4
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
214
Okunma

“Albert Einstein: "Ben Spinoza’nın Tanrısı’na inanıyorum"
*
Yere tükürürcesine baktı,boynu bükülenin yüzüne
-Git bu gün,yarın er gel….! dedi
Bugün gitti,yarın er geldi;kapı gibi kapıya çaktı selamı
-Emrin yerine gelmiştir ağam;başım gözüm üstüne
Aga, yine tükürük çanağına bakar gibi baktı
-Neresinden furdun lan itoğlu?
-Tam ense kökünden ağam,şaşmam alim-allah
“bu baltanın sapı ağaçtan olduktan”; sonra;önünde nice fidanlar aman dileye
Dedi ve geri döndü…
Gözü ayak ucundaki para dolu torbaya eğildi;iki rekat kılar gibi,doldu yüreği huzurla..
Ağaya sormak ne haddine,beşi biyerde parası;olsa da olur olmasa da..başta ağa,
ayakta cenderme olduktan keri…
Bir topuk vuruşta döndü geri ve tozuttu arap atının kuyruğu…
Tozu,kaçak tütün dumanına karıştı.
Öksürdü ağa…ve
-Ulan Himmet gözüm tutmadı şu gavur oğlanı;ne dedi bilimisen
“paltanın sapı ağaçtan olmazsa,yaş kesemez”
-Ha,anlar mısın ne derim?
Sabah ezanından evvel,tepsinin üstünde kellesini isterim
-Nerden görülmüş hulam kısmı böyük laf ede,nerden işitilmiştir.. derim
-Uçurunuçur gitsin,uçur…uzatma hinoğlu hin..sen bilirsin işini…!!
Böyle başlar hikayesi,tepsi üzerinde sunulan kanlı başın…!
Böyle söyler;böyle dinler;böyle yazılmış;anlına derler
Burası kin kusanlar diyarı;kan ve irin akar çaylarından;bu hatim duası
çenesi al yemeni bağlı olanlar anlar ancak,nedir manası..
Burada kahır,burası azap kuyusundan,iki tuluk doldurup kanmayanlar dünyası
Burası mahşer yeri;sırat köprüsünden incedir ince;keskindir keskin…
Denge değişmeden;havada bulut gelişmeden;geçilmez öbür yana
Burası kasvet hülyası,çakallar sevişir kurtlarla,kediler it boku yer
Katırlar gülsuyu içer;develer selam durur berber dükkanına
Kepenkler kapanır cuma namazında;kepenkler kapanır cenaze namazında
Kepenkler kapanır serhildan niyazında;kepenkler kepenekler üstüne kapanır
Kepenekler çoban üstüne;çoban davar üstüne….!
Kapılar var,kapı üstüne kapanır;göz göz üstüne;gözün başım üstüne…
Lakin,çol çocuk,iki don,bir gocuk;iki çift lastik,lastiktir amma,yol dayanmaz yürümeyle
borç dayanmaz ödemeyle,ödenmez bir türlü
Azaplık,azatlık,kulluk,kasvet basar içimi,bir taş düğümlenir ki
yüreğim güm güm,yeter diyemem,yetti artık,yet,ye,yu…
Ne kaldı dünkü tarhanadan,bulgur
Zat-ı zungur!!
Devletlü sultanım,selam ederim;tepsi üstünde hepsi,koka kola pepsi
Ne çeğrek,ne yarım,hepsi onda düğümlenir..!
Su su başında güğümlenir;yol yol başında dağımlanır;keçi koyunla birlik sağımlanır
insan insanla yarımlanır,sağımlanır;ağımlanır;ağım,ağı
Engerekten çalıntı,örümcekten alıntı,akrepten kalıntı bir ağu ki
geçmez oldu;boyun büküldükçe,bu yol bu han güdüldükçe;yerli yersiz süzüldükçe
Üzüldükçe bitmez dert anam,aç başın düş yola;bir sağa bir sola;
kendini kolla ardını daya duvara’enseni dönme davara,kısa kestir saçını,dipten olsun;
duyulmasın inen baltanın keskinliği ıslığı’ışığı…
Vur yolunu tepeye,vur dağaövur Vir
-II-
Bura Batman’dır anam,adı batasıca,yerinden kahır akar,dolar silolar
pistonda buharlaşır teri avuçların;eksosa karışır rengi rüyaların
Batman’da,Bad-man kanunu geçer..her köşebaşında bir baş,her başa bir traş
her traşa bir ustura;her usturaya,yağlı taş,her taşa,bir taş daha…taşla,taş,ta
ta uzaktan görünür Cudi !
Munzur’un gölgesinde duman bürünür
Kobra alevle tazeler dilini kusar çama,dama
iki önlük on yama,kıl çadır,bir katır,iki ördek,bir şahindir tamamı…
Vurur kendini dağdan dağa;ovada toprak kızılca yanmakta,ovada haran sulanmakta
kan köpüğü bulaşmış bıyığa,kan küpüğü bir tanem;bir elinde satır;bir elinde ekmek
koltuk altında tetik etikte bekler
Gözün karası da böyle olurmu bir tanem,emir geri döner mi? Sorulurmu neden?
Niyekimin için işaret parmağını sürersin namluya
işaretlenmiş sokaklar…işaretlenmiş kepenklerişaretlenmiş enseler
mehzil yerli yerinde..tetik koltuk altında tetikte
Kimin parmağında nişan yüzüğü;kimin parmağında;üzüm göz;çatma kaşatma saç kimin.?
Sayıla mı verdiler oğlum sana? Vursanavur !!
Bu bir cihattır ha tanıyasın;bu bir savaştır ki sormayasın…
Vur breh tosunumdin iman aşkına;ense kökünden olsun;bakma yüzüne yüzüne
kan tutar derler adama;bakma gözüne,sözüne;daya traşlı yerine usulca
çek,tetik tetikte durmaz öylece,çek;sayıla verilmediyse sana…!
Sorma adını astarını;lokomatifi;katarını;fur gitsin;fur ulan itioğlu
yüreği yufka olan yenir,iki kaşık tarhana,bir topak küflü peynir’;bir baş soğana
Yüreğini kayalara daya;parmağını tetiğe,çek,çekilesi çilen bitsin,çek,çe,
çalı dibine sığınmış köryılan;çek ne durursun ensemdeki kenem;sırtımdaki kamburum
çek gitsin tetiği;yumruk mezesine kafayı çeker gibi;tarlaya arpa eker gibi
cennete koç sırtında gider gibi;çek çekilsin gitsin
-III-
Dün adın süikasttı,suya kastedenler geldi geçti köprüler altından
tarih sayfalarında örümcek ayaklı,diplomalar gezindi yıllardır,ördüler ağlarını
ipek kozası içinde geçirdiler,kış aylarını;ne fırtına yangın,ne su buharı
ip kelepçe;elpençe divan eylediler;hem gideni;hemde geleni peylediler,payladılar
payın üçte ikisi ayladılar..!
Dün memalük’ü Osmaniye adına işlendi,işlemeli donlar
Bir kıl ses çıkarırdı,dibinden kesildikte,onlar çıkarmadı…Kız kulesi, Magosa…
Girit Malta Yassı Bozca derken ne ada kaldı..ne de ad konuldu taşına toprağın//
Bugün devleti milleti ve toprağı bir bütün olanlar,bütünü hep kendileri ve kedileri indirdiler gövdeye,uzatsan elini yanarsın;açlık cennete giden yolun gülüdür
al kokla..! dediler
Koklaya koklaya geldik bu güne getirdiler…
-IV-
Ustam Sebahattin Ali, sınır boyunda upuzun uzanmış yatarsın…
Uykuda mı rüyada mısın bilinmez,başı ucunda bir dost eli sandığın
bir el ki baltaya sap olmuş,yaraya şap,iner ensene ensene;biçer enseni enseni
Ne seninle başladı istiklalin mahkemesi;ne seninle biter cumhuriyet tezkeresi!
Ne de senin kanın kalır yerde;bil ki,bil ki alınır ahı yetimlerin,bil ki salınır bir ferman’ı halk…divan’ı ülkemde..! verir kararınıyarına kalmadan,baltaya sap olanlar baltalanır
Birgün,sap saman,taneden ayrılır;ayrık otları;ayıklanır bir bir inan..
Gece günden sıyrılanda;güneş karanlığı yakanda;gölgeler bir bir ağaranda
su kandan;barut mermiden ayrılır bir bir..!
-V-
Burası Diyar’ı Bekir; ne Ebu Bekir,ne de ebu serdar;burada göz gözü tanır;yüz yüzü
öz özü…lakin bir el ki sırtı kara;bir el ki yüzü kara;bir el ki,karabarut kokusuyla beslenir
bir el ki tetik üstüne yaslanır;bir el ki can almaya hesevesli
bir el ki adı şanı;devletlü hanı bellidir;işte o el yapışır boğazına diyarında bekirin
iliklerine çöker,öncesini hep biliriz,yetmiş yıllık kılık kıyafet tastamam
dün at sırtında paytar Ziya,bugün it peşinde aslan..tas kurna,hamam,herşey yerli yerinde
tetikte parmak’baltada sap;bir köşe kap;çık ardından gölge gölge;çapraz ateş;ateş hattı
dinamit bomba,oturt kırmızı koltuğa,ve sür boşluğa boşluğa
Burası Diyar-ı Bekir yanlış tanıma…ne zindanı yakar güzelliğini halkımın;
nede mutlu olur;mutluluğuna mutsuzların;ne duvar örer;ne kale,ne saray
Tüketmeye yeminlisin anladık;karartmaya and içtin aydınlığı…!
önce Vedatı aldın götürdün,sonra Musasız ve de asasız kalır sandın insanlık
Denizler biter,balıklar yiter sandın,aldandın..öylesi verimli topraklar üstünde
tünedin kiaykuşluğun utancın oldu..,öylesi kayalıklara çarptın ki,yenilmezliğine yenildin…şahinliğine ezildin güvercinler sofrasına yem oldun,devlerin arabasına gem oldun;sarhoşlar sofrasına dem oldun,serhoş..ser- hoş,ser,se,sersem tavuk seni..!!
-VI-
Fiili belli olanın faili elbet;bellidir belli;yaşı belli olanın;başı bellidir belli
kaşı belli olanın;gözü bəllidir belli;kafiyesi belli olanın,vezni bellidir
Belli meful’I, mefaül’ü;faülatun faülün,faülün..failin,fail..fa,sol,la,si,do
Melbourne Ekim. 1994
Volkan Kemal
5.0
100% (4)