2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
117
Okunma
Bir zamanlar, herkesin onayına ihtiyaç duyan bir kadın vardı.
Kendini sevmenin, kendini korumanın bencillik olduğunu sanmıştı yıllarca.
Ne zaman biri ona “değersizsin” dese, kalbinin içine kazınırdı o kelimeler.
Kırıldığında bile “belki ben hatalıyımdır” der,
gitmesi gereken yerlerde kalırdı — sadece sevilmeyi umarak.
Ama bir gün, aynaya baktığında başka bir şey gördü.
Gözlerinin altındaki yorgunlukta değil, içindeki sessizlikte bir güç vardı.
O gün fark etti ki: kimse ona değer vermek zorunda değildi.
Asıl mesele, onun kendi değerini görmesiydi.
O sabah dışarı çıktı.
Ne kalbinde öfke, ne de dilinde isyan vardı.
Sadece bir dinginlik…
Çünkü ilk kez kimseye kırgın değildi — sadece kendine sadıktı.
O gün başladı “asıl hikâye”.
Ne birine ait olma çabası, ne de anlaşılma korkusu kaldı.
Sadece kendiyle barışık, kendiyle tam bir kadın vardı.
Ve o kadın biliyordu artık:
Gerçek özgürlük, kendi değerini bildiğin gün başlar.
Bir sabah uyanırsın,
Kimsenin sözünde kendini aramazsın artık.
Bir aynaya bakarsın,
Ve o yüz—
ilk kez sana ait gelir.
Ne onay ararsın,
Ne de kalbini tartıya koyarsın bir başkasının elinde.
Artık bilir kalbin,
Sevilmek değil mesele,
Hak ettiğin gibi sevilmektir asıl.
O gün başlar hikâyen…
Sessiz ama güçlü,
Yalnız ama dimdik.
Çünkü kendi değerini bildiğin gün,
Kimse seni eksiltemez artık
Yazan: Çiğdem Turan (DersimliKiz)
5.0
100% (4)