0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
124
Okunma
Bu şiirin hikâyesi, ölümün acı yüzünü ve geride kalanların yaşadığı derin yalnızlığı anlatıyor. Bir insanın ölümüyle aslında sadece bedeni kaybolmuyor; onun gülüşü, sesi, adımları, paylaşılan sofralar, kahve kokuları da sanki yarım kalıyor.
Şiirde Munzur, Pülümür ve Kırmızı Köprü gibi Dersim’in sembolleri yer alıyor. Çünkü DersimliKiz’in kalbinde ölüm bile doğa ile iç içe hissediliyor. Munzur’un suları artık sevilen kişinin nefesini taşır gibi, köprü taşları ise ağıtlarla yankılanır gibi betimleniyor.
Ölüm burada bir son değil, bir kapı olarak işleniyor. Kapı kapanıyor ama sevgi, dua ve hatıralar kalıyor. Giden, aslında anılarda yaşamaya devam ediyor. Geriye kalanların görevi ise onun için ağıt yakmak, dua etmek ve sevgisini yaşatmak.
Bu şiirin özünde şu var
Ölüm, bir ayrılık gibi görünse de sevgiyle hatırlayan kalpler oldukça ölümsüzlük de vardır.
ÖLÜM — DersimliKiz’e
Gecenin tam ortasında bir ışık söner,
Munzur’un sessizliği sarar her yanı.
Bir nefes daha çeker dünya, sonra iner,
Yavaşça kapanır gözler, kalır bir anı.
Rüzgâr uğrar kırmızı köprünün taşına,
Adımlarımızın sesi bir ağıta dönüşür.
Elveda değil bu, yalnız bir mola yalnızlığa,
Yürekte kalan sevda hiçbir zaman ölüşür.
Bir mektupla bırakılmış izler, eski fotoğraflar,
Kahvelerin dumanında saklı bir gülüş var.
Giden, yalnız göçmedi; bizimle kaldı anılarda,
Her akşam Munzur’a bakınca gelir o nazlı yar.
Ölüm, bir kapı belki — açılır, kapanır sessizce,
Kimi zaman bir hüzün, kimi zaman bir rahatlama.
Biz geride kalanların işi, onu sevgiyle anmak değil mi?
Bir dua, bir türkü, bir mum — hüzünle karışık bir armağan.
DersimliKiz, bil ki her kayıp bir öğretidir bize:
Sev, daha sık kavuş, bırakma elleri soğumaya.
Çünkü nerede olursan ol, her gece aynı göğe bakarız,
Yıldızlar fısıldar: “O da seninle, uyur, uyanır rüyalarda.”
— DersimliKiz
5.0
100% (1)