1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
179
Okunma

Ülkemin gerçeği bu havalar başka esiyor...Resim Benim öğrencilerim ile olan geçmiş hatıralarımdan...
Çarşı Pazarda Hal
Çarşıya vardım, fiyatlar göğe ermiş,
Bir domates altın, bir soğan servet olmuş.
Pazarcı bağırır: “Alan da razı satan da!”
Ama müşterinin gözünde yaş, elinde boş çanta...
Hesap makinesi pazarcının cebinde,
Halkın cüzdanı ise kilitli kefende.
Alışverişin sonunda tek gerçek bu:
Elin torbası boş, gönlün umudu yorgun...
Çiftçinin Tarlası
Bir köye uğradım, tarlalar suskun,
Toprak bereketli, çiftçi mahzun.
“Ektim biçtim, ürün elde ettim” der,
“Satmaya kalktım, tüccar değer biçti yer.”
Traktör borçlu, mazot ateş pahası,
Bir kilo buğday eder mi ekmek parası?
Şehirde ekmeğin fiyatı konuşulur,
Köyde çiftçi boynunu büküp oturur...
IEmeklilerin Bahçesi
Bir park gördüm, banklarda ihtiyarlar,
Kimi kitap okur, kimi dert anlatır.
“Gençliğimde çalıştım, dağları deldim,
Şimdi maaşım üç kuruş, onu da erittim.”
Torununa harçlık veremez hâlde,
Ama televizyon der ki: “Refah zirvede!”
Yıllarını harcayan, ömrünü veren,
Şimdi çay parasına hesap yapan...
Kadınların Yükü
Bir evin içine girdim, ışık loş,
Bir anne çamaşır yıkar, sesi boğuk.
Bir yandan yemek, bir yandan iş,
Kendi derdi yoktur, yükü hep sırtında taşır.
“Eşitlik” nutukları kürsüden gelir,
Ama kadın pazarda torba taşır, evde didinir.
İş hayatında da yükü ağırdır,
Hem evin direği, hem emeğin mimarıdır...
Çocukların Dünyası
Bir okul gördüm, çocuklar sırada,
Kimi beslenmesiz, kimi deftersiz ortada.
Öğretmen anlatır: “Gelecek sizsiniz,”
Ama geleceğin yolu dikenlerle örülmüş.
Bir çocuk sordum: “Hayalin nedir?”
“Babam borçsuz olsun, annem gülümser.”
Bir diğeri: “Uçak yapacağım” der,
Ama fırsat uçamadan kanatları keser...
Memurların Çıkmazı
Bir daire gördüm, sıra bekleyen insanlar,
Memurun yüzünde yorgunlukla sabır var.
Masa başında evraklar dağ gibi,
Ücretiyle geçim olmaz, alım gücü yok ki.
Maaşı ay ortasında tükenir biter,
Ev sahibine borç, çocuğa defter.
Devletin memuru der ki: “Ne yapayım?
Çark böyle dönüyor, ben de ayaktayım.”
İşsizlerin Sessizliği
Bir kahve gördüm, gençlerle dolu,
Çay bardağı boş, umutlar da donuk.
Diploma masada, iş kapıda değil,
Torpil kapısı açılır, liyakat değil...
Bir genç dedi: “Yurt dışı hayalim,”
Bir diğeri: “Kalan ömrüme kederim.”
İşsizlik harçtır bu taş duvarda,
Kimi susar, kimi göçer, kimi isyanla yanar...
Mazlumların Hikâyesi
Bir hastane gördüm, koridor dolu,
İlacın fiyatı hasta için yokuşlu.
Bir hasta dedi: “Karnımda ağrı var,”
Ama eczanede fiyatı görüp ağlar.
Sağlık da ticaret olmuş artık,
Parası olan yaşar, olmayan yitik.
Bir millet düşün, en çok dua eder,
“Allah sağlık versin” diye sabah akşam söyler...
Kapanış Kıtası
İşte memleketin aynası budur,
Her köşesinde ayrı bir huzursuzluk durur.
Ama unutma ey halk, bu dağlar susmaz,
Taş sabırla bekler, bir gün mutlaka konuşur.
Şair Eşref misali diyeyim sana:
“Yalanla beslenenin karnı toktur amma,
Hakikat bir gün gelir kapıyı çalar,
Ve zulmün sarayı yerle bir olur sabaha..."
Bahadır Hataylı/25.08.2025/Namazgah/İST
5.0
100% (4)