0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
120
Okunma
Düşerim gözlerinin karanlık pınarından,
Yüreklerde yankılanmamış bir damlayım henüz.
Katı taşlarda iz bırakır mıyım, bilinmez;
Tuzla mühürlenmişim —
Belki ağlamış bir bulutum
Yesrip yamaçlarının kızgınlığında...
Bir yudum rahmet miyim, yoksa
Çölün kalbine düşen
Seher vakti mi?
Susuzluğun adını fısıldayan rüzgâr,
Açılır mı kalbin çatlağında
Duayla üflenmis bir nur?
Bir damla suyum,
Acıyla yoğrulmuş, aşkla ısınmış —
Serseri gönüllerde buhar olur muyum,
Yoksa bir derya olup
Serinlik salar mıyım
Güneşte kavrulmuş dudaklara?
Yeni doğdum,
Bir mağaranın iç çekişinde.
Rengim yok, şeklim yok —
Kendimi ararım her akışta,
Sızan her gözyaşında.
Her düşüşümde
Bir şelaleye dönüşür müyüm,
Bilmiyorum...
Rahmet denizine karışmak isterim,
Yeşertmek için kuruyan her umudu.
Serinliğimle büyüsün
Kalbinin kuruyan dalları
Bir seccade yeşilinin,
Hayat nefesinde...
Bir damla Zemzem miyim ben,
Anamız Hacer’in duasında saklı?
Yoksa bir damla rahmet miyim,
İsmail’in damağına damlayan
Susuzluğun kaderine yazılmış,
İlâhî bir iz miyim
Yüzyıllar ötesinden...
Bir katre suyum ben — aşk ile yoğrulan,
Dudağa merhem, sinede sır olan.
Kim içse halimden, yâre yâr olan,
Gönlünde Kevser,
Canında canan olurum.
İlah çesmesinde doğan,
Bir damla suyum ben...
5.0
100% (1)