2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
439
Okunma

Öfke taşan o surattan yansıyan gün…
Paramparça bir aynadan yansıyan,
Bölük pörçük…
Çocuk anlamıyor ne zaman
Parçalandı ayna;
Önceki bütüne nasıl kavuşacak
Parça parça o şeyler?..
En çok parçalanan da annesi,
Bütüne kavuşmasını en istediği…
Bağırıyor “baba” dediği adam;
“Baba” dediğinde
Sevinç çığlıkları atan çok önceleri…
O kelime boşaldı mı anlamından,
O adamın… babasının yani;
Önündeki gibi
Boş bir şişeye mi benzedi?..
Zaten her şey o boş şişe gibi değil mi?
Annesi giriyor odaya;
Boşalmış şişelerden biri daha…
Anneliğini çıkarmış çoktan,
Yerine de bir şey koymamış…
Yok gibi sanki
Ama var gibi de aynı zamanda…
Görüntü var, ruh yok gibi…
Çocuk anlamıyor o olmayan şeyi
Ama sezgiyle de olsa şunu anlıyor:
O kadın annesi değil…
Dün gece ne oldu, anlamadığı gibi…
Babası bağırıyordu yine,
Dili dolanıyordu az önceki gibi;
Yine bir şişeyi boşaltmıştı, belli…
İçine neleri sığdıramadı gece kim bilir,
taşırdı sabaha?!..
Şimdi o taşan şeyler yüzünden mi
Taş kesildi annesi böyle?!..
Söylenemeyen sözcükler mi taştı en çok da,
Annesinin boğazında düğümlenen…
Ama onun bedeninde olsa da
Ortalıkta hüküm süren bir şekilde,
Yönlendiren günün gidişini...
Başka sözcüklere geçit vermeyen,
“Sıranı bekle” der gibi…
Ne zaman gelecekti sıra peki
Kendisine söyleneceklere?..
Ne zaman “kahvaltı hazır” diyecekti
O kadın,
Annesi olacaktı yine?!
5.0
100% (5)