2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
293
Okunma

Soba borusuna takıldım kaldım…
Oturuyordum gerçi,
Ama ayağım halıya takılmış da
Düşmüştüm sanki;
Öyle bir şaşkınlık hâli…
Eve davet ettiğinde,
Soğuğun altını çizen
Böyle bir görünümle karşılaşacağımı
ummamıştım hiç…
Sınıf arkadaşını eve davet eden
Herhangi biri vardı sesinde.
Gerçi o resme aykırı kaçmıyordu
O boru…
Hep aynı hırkayı giyiyordu
Okula geldiğinde…
Soğuk bir mevsimse şimdiki gibi;
Üzerinde hep aynı eski kaban oluyordu.
Sobadan tüten gibi
Bir dumanı tüttürüyordu aslında onlarla…
“Sizinki gibi değil mevsimlerim!” diyordu.
“Soğuğu iliklerime dek hissettiren
Bir çaba demek benim için ısınmak;
Güç bela kurmak sobayı…
O sobadan dumanlar tüttükçe,
Azalan odunlar demek…
Son odunun çıtırtılarında
Üşüyen ellerimin çırılçıplak bırakması beni,
Soğuğa bir duvarım kalmaması…”
Boşalan bardağı aldı önümden;
“Bir çay daha koyayım” dedi.
Sormadı bile, “ister misin” diye…
Odunlar çıtırdarken;
Adım adım tükenip
Soğuğa diktikleri o ince duvarı yıkarken,
Sıcacık bir çaya kim “hayır” derdi ki?..
Sormaya bile gerek yoktu.
5.0
100% (4)