0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
221
Okunma
Pencereyi açtıktan sonra
Dudaklarının arasına aldığı sigaradan
İçine derin bir nefes çekip üfledi
Gecenin aydınlanmakta zorlanan
Ve sis içinde kalan karanlık hüznü
Yine bir kâbus gibi
İyice çökmüştü koca şehrin üstüne
Bir süre şehrin ışıklarına baktı
Milyonlarca ışık ve her bir ışığın altında
Kim bilir neler yaşanmaktaydı?
Belki de suç işlenmekte insanlar ölmekte
Ve dayanılmaz arzuların eşliğinde
Zevkin doruklarına çıkılmaktaydı
Ya da aç sefil, evsiz barksız ve perişan
Aslında bu şehir
Kurulduğu günden bugüne kadar
Kaç kere yakılıp yıkılmış
Yeniden yapılmıştı?
Her yakılıp yıkıldığında
Kaç kere de ruhu öldürülmüştü?
Sadece yakılıp yıkılırken mi?
İnsanların kişisel ihtirasları için
Yapılan katliamlar, trajik ölümler
Kim bilir kaç kişi de zindanlarda
Bu meydanlarda hak ararken öldürülmüştü?
Kaç kişinin derisi yüzülmüş
Çarmıha gerilmiş
Başı kesilmiş, gözleri oyulmuş
Ya da boğularak cesedi surlardan denize atılmıştı?
Hatta imparator, padişah, sultan, şehzade
Paşalara bile acımamıştı onlara kıyan zalimler
Bazen de zalim olan kendileriydi…