1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
94
Okunma
Bir zamanlar içimde bir ses vardı,
Senin adını söylerdi rüzgârla birlikte.
Şimdi sustu,
Yalnızca kalbimin atışı duyuluyor,
Yavaş, ürkek, yorgun…
Bir yangındı içim,
Seninle başladı,
Seninle kül oldu.
Ateşi söndü ama közü kaldı,
Her nefeste seni yakıyor hâlâ.
Artık güneş doğsa ne olur,
Batmasa ne fark eder?
Hiçbir ışık dokunmuyor bana,
Isıtmıyor içimi.
Belki de karanlığa alıştım artık,
Belki de senin yokluğunla aydınlanıyorum.
Rüzgâr geçiyor üzerimden,
Adı sen, yönü sensiz…
Bir yaprak gibi savruluyorum,
Tutunacak dalım kalmadı.
Bir yol seçtim,
Sonu yok,
Başlangıcını da unuttum.
Geceler uzun, yıldızlar sessiz,
Ay bile arkasını dönmüş gökyüzüne.
Ben yalnızım
Ama alışmaya korkuyorum buna.
Konuşmak istiyorum,
Ama her kelime sana dönüyor.
O yüzden sustum,
Çünkü kelimeler bile seni çağırıyor hâlâ.
Ellerim boş,
Kalbim bir taş kadar ağır.
Bir zamanlar umut dediğim şey
Şimdi sadece yankı…
Sessizlikte bile adın var,
Bir yara gibi atıyor içimde.
Ve ben gidiyorum…
Ne sana,
Ne kendime,
Sadece hiçliğe doğru…
Arkamda kalan tek şey:
Senden düşen bir gölge
Ve içimde yankılanan son cümle:
“Sustum.”
Kalbimde bir iz var,
Silinmeyen bir rüya gibi.
Sesini unuttum belki
Ama sessizliğini hâlâ duyuyorum.
Ve şimdi gidiyorum…
Sana değil,
Kendimden uzaklaşarak.
Bir adım daha atıyorum,
Her adımda biraz daha eksiliyorum.
Belki bir gün,
Rüzgâr yine adımı fısıldar sana.
Belki bir gökyüzü akşamında
Hissettiğin bir sızı olurum.
Ama bil ki:
Ben artık dönmem.
Çünkü bazı sessizlikler,
Konuşmaktan,
Aşktan bile daha gürültülüdür.
5.0
100% (2)